Fransızca içindeki rôle ne anlama geliyor?
Fransızca'deki rôle kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte rôle'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki rôle kelimesi rol, rol, pay, rol, görev, vazife, sosyal konum, toplumsal konum, rol, görev, işlev, görev, vazife, baş roldeki, itici güç, itici kuvvet, başrol, başrol oyuncusu kadın, başroldeki kadın, başrol oyuncusu erkek, başroldeki erkek, yardımcı rol, katılım, rol yapma, (filmde, vb.) rol almak, rol almak, rolünü oynamak, payı olmak, -de rol almak, sırayla, koruyan/savunan kimse, savunucu, koruyucu, merkeziyet, rol oynamak, rolü olmak, yeniden rol dağılımı yapmak, yardımcı/yararlı, hep aynı roller verilen, rolü olmak, rolünü ezberlemek, yardımcı, katkıda bulunan, başrol, yardımcı oyuncu, yıldızı olmak, (afişte, vb.) ismi baş sırada olmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
rôle kelimesinin anlamı
rolnom masculin (Théâtre) (tiyatro, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Je joue le rôle d'Ophélie. Oyunda Ofelya rolünü oynuyorum. |
rolnom masculin (Cinéma) (sinema) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Elle a obtenu un petit rôle dans son nouveau film. |
paynom masculin (figuré) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ce groupe extrémiste a sûrement un rôle dans ce complot. Bu komploda radikal örgütün payı olduğu kesindir. |
rolnom masculin (tiyatro, vb.) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Brad a obtenu le rôle de Hamlet. Hamlet rolünü Burak oynayacak. |
görev, vazife(devoir) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) C'était le rôle du contrôleur de vérifier les billets. |
sosyal konum, toplumsal konumnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Son rôle est de contrôler les entrées dans l'immeuble. |
rol, görev
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mon rôle (or: devoir) est de superviser le projet. Benim görevim projeyi idare etmek. |
işlev
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Les gens n'arrivent pas à se mettre d'accord sur la place de la science dans la théologie. |
görev, vazife
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sa fonction (or: mission) était de réapprovisionner les rayons au magasin. |
baş roldeki
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
itici güç, itici kuvvetlocution verbale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
başrolnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Mon fils a obtenu le premier rôle dans la pièce de l'école. |
başrol oyuncusu kadın, başroldeki kadınnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
başrol oyuncusu erkek, başroldeki erkeknom masculin (Cinéma,...) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
yardımcı rolnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Il n'avait pas besoin d'être la star de tous les films, il était heureux de jouer des seconds rôles. |
katılım
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
rol yapmanom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) « Aujourd'hui, nous allons faire un jeu de rôle », dit le professeur. |
(filmde, vb.) rol almak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Lewis a nié avoir joué un rôle dans la tentative de meurtre. |
rol almaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'aimerais bien avoir un rôle dans la comédie musicale du lycée, alors je vais passer l'audition. |
rolünü oynamaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Humphrey Bogart et Ingrid Bergman étaient dans "Casablanca" et Dooley Wilson jouait le rôle de Sam. |
payı olmaklocution verbale (figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Plusieurs fidèles de Nixon ont joué un rôle dans le scandale du Watergate. |
-de rol almak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mon frère joue un rôle dans une nouvelle mise en scène du « Fantôme de l'Opéra ». Mon frère joue un rôle dans le nouveau spectacle de ce théâtre. |
sırayla
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nous avons bu la bouteille chacun notre tour (or: à tour de rôle) jusqu'à ce qu'elle soit vide. |
koruyan/savunan kimse, savunucu, koruyucu(mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) L'agence fait office d'association de défense des consommateurs dans le domaine de l'eau. |
merkeziyetnom masculin (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
rol oynamak, rolü olmak(participer) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ce fut une vraie démarche collective, presque tout le monde a joué un rôle dans (or: a pris part à) la création de la newsletter. |
yeniden rol dağılımı yapmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Quand l'acteur célèbre est mort, le réalisateur a dû redistribuer le rôle. |
yardımcı/yararlı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Votre travail dans cette compagnie est important. |
hep aynı roller verilenlocution adjectivale (oyuncu) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
rolü olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La tendance d'Olivier à faire confiance aux gens trop facilement a participé à sa chute. |
rolünü ezberlemeklocution verbale (başkasının) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yardımcı
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La soprano a contribué grandement à l'opéra. |
katkıda bulunan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
başrol(Cinéma) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Savez-vous qui va jouer le rôle principal dans ce film ? Le rôle principal du film est tenu par une actrice célèbre. |
yardımcı oyuncunom masculin (Cinéma) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Le jeune acteur était excellent dans son second rôle aux côtés de l'acteur principal. |
yıldızı olmak(etkinliğin, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tim savait que son groupe avait réussi lorsqu'il a eu la chance d'être en tête d'affiche à un festival de musique. |
(afişte, vb.) ismi baş sırada olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) John était la tête d'affiche du concert mais la plus grande partie du public venait pour voir sa première partie. |
Fransızca öğrenelim
Artık rôle'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
rôle ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.