Portekizce içindeki grande ne anlama geliyor?
Portekizce'deki grande kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte grande'ün Portekizce'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Portekizce içindeki grande kelimesi büyük, geniş, büyük, geniş, büyük ölçekli, çok sayıda, bol, zengin, çok miktarda, bol, büyük, müthiş, ciddi, müthiş, muazzam, müthiş, ünlü, saygın, seçkin, büyük, erişkin, burnu büyük, kendini beğenmiş, iri, iri yarı, uzun, seçkin kimse, saygın kimse, büyük, büyük, önemli, başlıca, büyük, büyük ölçekli, büyük, geniş, hantal, sakar, beceriksiz, yüksek, bol, büyük, çok miktarda, ne biçim, geniş kapsamlı, şişman, kilolu, çok büyük, büyük değer, yığın, oldukça büyük/geniş, büyücek, çok büyük, çok eğlenceli/zevkli, en büyük boy, cömert, fazla uzun, çoğunlukla, büyük ölçüde, büyük ölçüde, önemli ölçüde, büyük ölçüde, geniş ölçüde, ne olmuş yani, önemli gelişme, söylenmesi gerekeni söyledin, ağır darbe, çok konuşan/boşboğaz kimse, hanımefendi, saygın/seçkin hanım, büyük miktar, büyük haksızlık, ağır haksızlık, en büyük boy yatak, cömertlik/yardımseverlik, büyük boyut, büyük meblağ, büyük ameliyat, fazla miktar, çok miktar, Büyük Bariyer Resifi, Büyük Buhran, geniş aralık, iyi fiyat, sırıtmak, yüksekte uçan, büyük beden, fazla büyük, bok gibi, büyük ölçüde, çok uzağa, büyük buluş, atılım, piknik sepeti, büyük krep/tava keki, karlı iş, büyük beden, gürültülü patlama, çok çeşitli, büyük boy (gazete), kapsamlı, ötesinde, ana yelken, mayistra, lüks içinde yaşamak, hızla geçmek, hızla geçip gitmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
grande kelimesinin anlamı
büyük, genişadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A cidade tem um grande estádio. Şehir büyük bir stadyuma sahiptir. |
büyük, genişadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Compraram uma casa grande. Büyük bir ev satın aldılar. |
büyük ölçekli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok sayıdaadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Havia uma grande multidão em frente à porta. |
bol, zengin
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Kate deu ao filho dela uma porção generosa de purê de batatas. |
çok miktarda, boladjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) O restaurante serve porções grandes. |
büyükadjetivo (sayı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Um trilhão é um número grande. |
müthişadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ele tinha um grande amor pelas Highlands escocesas. |
ciddiadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Minha criação teve uma grande influência no modo como eu vejo a pobreza. |
müthişadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A festa foi um grande sucesso. Müthiş bir partiydi. |
muazzam, müthiş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A morte dela foi um grande golpe para ele. |
ünlü, saygın, seçkinadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Churchill foi um dos grandes líderes da Grã-Bretanha. Churchill, İngiltere'nin ünlü liderlerinden biriydi. |
büyük, erişkinadjetivo (adulto) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) O garoto quer ser bombeiro quando ele for grande. |
burnu büyük, kendini beğenmişadjetivo (pretensioso) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ele é grande demais para se juntar com gente normal. |
iri, iri yarı(pessoa) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A maioria dos jogadores profissionais de basquete são gigantes. |
uzunadjetivo (alto) (boy) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Seu irmãozinho está ficando realmente grande! |
seçkin kimse, saygın kimse, büyüksubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Ele é um dos grandes na história. |
büyük, önemli, başlıcaadjetivo (considerável) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Melville foi uma grande (or: importante) influência em sua escrita. Eserlerinin üzerinde Melville'in büyük etkisi vardı. |
büyükadjetivo (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) O caminhão estava carregando uma carga volumosa. |
büyük ölçekli, büyükadjetivo (de grande extensão) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Este é um projeto imenso, que afetará centenas de pessoas. |
geniş
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Você tem uma grande oportunidade de fazer contatos esta semana. |
hantal, sakar, beceriksiz(difícil de carregar) (mecazlı) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Rachel arrastou a maleta pesada pela sala. |
yüksek
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ele tem objetivos elevados para seu projeto do dicionário. |
bol(figurado) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ele deu a ela uma porção generosa de batatas. |
büyük
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok miktardaadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
ne biçimadjetivo (ênfase, ironia: lamentável) (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Que belo médico você! Meu apêndice estouro e você me dá só uma aspirina! |
geniş kapsamlı(de grande abrangência) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) É um dicionário abrangente, contendo milhares de palavras. |
şişman, kilolu(pessoa) (kişi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Ele engordou e agora está bem gordo. |
çok büyük
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
büyük değer
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) A $4 cada, os bilhetes foram uma barganha porque permitem andar de ônibus pela cidade o dia todo ilimitadamente. |
yığın(figurativo) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Irene não pôde sair porque tinha uma pilha de trabalho para fazer. |
oldukça büyük/geniş, büyücek
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok büyük
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çok eğlenceli/zevkliadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Nosso dia no parque temático foi uma grande diversão. |
en büyük boysubstantivo masculino (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
cömertlocução adjetiva (pessoa bondosa, generosa) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
fazla uzunlocução adjetiva (de tamanho excessivo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
çoğunlukla, büyük ölçüde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Nuvens são em grande parte feitas de água. |
büyük ölçüde, önemli ölçüdelocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
büyük ölçüde, geniş ölçüdeadvérbio (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
ne olmuş yani
(ünlem: Üzüntü, sevinç, korku, kızgınlık, şaşkınlık gibi duyguları belirtir veya bir kimseyi çağırmak için kullanılır.) Então, ele ganhou o jogo trapaceando. Grande coisa! |
önemli gelişmesubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O terapeuta de Evan disse que ele fez um grande avanço (or: progresso) nesta terapia. |
söylenmesi gerekeni söyledin
|
ağır darbe(obstáculo, empecilho) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çok konuşan/boşboğaz kimse(figurado, informal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
hanımefendi, saygın/seçkin hanım
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Katherine Cebrian foi uma das grandes damas da sociedade de San Francisco. |
büyük miktar
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Sempre parece haver uma grande abundância de tolos. |
büyük haksızlık, ağır haksızlık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) E uma grande injustiça que o Cláudio esteja na prisão por um crime que não cometeu. |
en büyük boy yataksubstantivo feminino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
cömertlik/yardımseverlik(figurado) (mecazlı) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
büyük boyut
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
büyük meblağ
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
büyük ameliyat(tipo de cobertura médica) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
fazla miktar, çok miktar
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Büyük Bariyer Resifisubstantivo feminino (Austrália) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
Büyük Buhranexpressão (crise econômica da década de 1930) (1930'larda yaşanan) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
geniş aralık
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
iyi fiyat
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Eu escolhi o carro porque era confiável e um grande negócio. |
sırıtmakexpressão verbal (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Peter deu um grande sorriso enquanto enfiava o chocolate na boca. |
yüksekte uçan
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A águia elevada era apenas uma mancha no céu. |
büyük beden(giysi) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
fazla büyük
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bok gibi(inapropriado) (argo) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Isso foi uma coisa totalmente errada. |
büyük ölçüde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
çok uzağalocução adverbial (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
büyük buluş, atılımsubstantivo masculino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) O artigo de Lydia gerou um grande avanço (or: progresso) na pesquisa neste campo. |
piknik sepeti
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) Paula carregou uma cesta de piquenique com pão, queijo e vinho, antes de ir encontrar a namorada dele no parque. |
büyük krep/tava keki(ABD, Kanada) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
karlı iş
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
büyük bedensubstantivo masculino (giysi) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
gürültülü patlamasubstantivo feminino (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
çok çeşitli
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) A empresa oferece uma grande variedade de serviços aos clientes. |
büyük boy (gazete)locução adjetiva (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
kapsamlıadjetivo (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) Muitos psiquiatras acreditam que o termo esquizofrenia é uma palavra ampla que cobre um número de diferentes distúrbios mentais. |
ötesinde
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) |
ana yelken, mayistra(náutica: vela principal) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
lüks içinde yaşamak(informal) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hızla geçmek, hızla geçip gitmek(BRA) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) O carro passou em disparada. |
Portekizce öğrenelim
Artık grande'ün Portekizce içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Portekizce içinde arayabilirsiniz.
grande ile ilgili kelimeler
Portekizce sözcükleri güncellendi
Portekizce hakkında bilginiz var mı
Portekizce (português), Avrupa'nın İber yarımadasına özgü bir Roma dilidir. Portekiz, Brezilya, Angola, Mozambik, Gine-Bissau, Cape Verde'nin tek resmi dilidir. Portekizce, 215 ila 220 milyon anadili ve 50 milyon ikinci dil konuşanı olmak üzere toplamda yaklaşık 270 milyona sahiptir. Portekizce genellikle dünyada en çok konuşulan altıncı dil, Avrupa'da üçüncü sırada yer alır. 1997'de kapsamlı bir akademik çalışma, Portekizce'yi dünyadaki en etkili 10 dilden biri olarak sıraladı. UNESCO istatistiklerine göre, Portekizce ve İspanyolca, İngilizce'den sonra en hızlı büyüyen Avrupa dilleridir.