İzlandaca içindeki verslun ne anlama geliyor?
İzlandaca'deki verslun kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte verslun'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İzlandaca içindeki verslun kelimesi dükkan, dükkân, mağaza, dükkan anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
verslun kelimesinin anlamı
dükkannoun Vera kann að þú getir valið fundarstað þar sem ánægjulegt er að bíða, svo sem verslun eða veitingahús. Belki bir restoran veya dükkan gibi beklemenin hoş olduğu bir yerde buluşmakta anlaşabilirsiniz. |
dükkânnoun Á leiðinni aftur til Barnaúl komum við í verslun í litlu fjallaþorpi. Barnaul’a dönüş yolculuğunda küçük bir dağ köyündeki bir dükkânda durduk. |
mağazanoun Max, hvaða verslun er besta herrafataverslunin í bænum Max, şehirde erkek kıyafetleri satan en iyi mağaza hangisi? |
dükkan
Vera kann að þú getir valið fundarstað þar sem ánægjulegt er að bíða, svo sem verslun eða veitingahús. Belki bir restoran veya dükkan gibi beklemenin hoş olduğu bir yerde buluşmakta anlaşabilirsiniz. |
Daha fazla örneğe bakın
Verslun, niggari. Ticaret, zenci, ticaret. |
Hann rekur verslun. Dükkanı var. |
Hann rekur litla verslun viđ syđri gatnamķtin hjá Brazos-ánni. Brazos Irmağının güney kolunda küçük bir dükkanı var. |
Hver er undirrót hins gríðarlegra vaxtar í verslun með fíkniefni? Uyuşturucu ticaretinin alarm verici biçimde yayılmasının temel nedeni, acaba nedir? |
• átt erfitt með að heyra talað mál á mannamótum eða þegar kliður er í bakgrunni, til dæmis í samkvæmi eða fjölfarinni verslun. • Kalabalık toplantılarda ya da sosyal bir buluşma veya kalabalık bir dükkân gibi, arka planın gürültülü olduğu yerlerde işitme zorluğu çekiyorsanız |
Verslun Johnsons er tæpa 20 km héđan. Yolun 20 kilometre ilerisinde Johnson'un dükkanı var. |
Af minn var klæðskeri og rak verslun í Richmond Büyükbabam bir terziymiş; Richmond' ta küçük bir dükkânı varmış |
Lokakafli Orðskviðanna sýnir að þau voru mörg og fjölbreytt eins og spuni, vefnaður, matargerð, verslun og almenn bústjórn. Süleymanın Mesellerinin son babı çok ve birbirinden farklı işlerin bulunduğunu gösterir; bunlara iplik eğirme, dokuma, yemek pişirmek, ticaret ve ev idaresi girerdi. |
Hverjir högnuðust mest á þessari ábatasömu verslun? Acaba bu kârlı ticaretten en çok kazanan vurguncu kimdi? |
Við ætlum að opna verslun og banka, ekki satt, John? Biz de bir dükkanla banka açacaktιk, değil mi John? |
Verslun með fíkniefni hefur myndað stétt samviskulausra fíkniefnakónga og morðingja. Uyuşturucu ticareti vicdansız patron ve katiller meydana getirdi. |
Verslun með purpuralituð efni stóð í blóma hjá Týrverjum. Yehova’ya karşı gelen bu şehir, mor ya da erguvan renkli kumaş ticaretiyle ünlüydü. |
Þeir högnuðust á mikilli verslun með papírus við Egypta og hinn grískumælandi heim. Ayrıca Mısır ve Yunan dünyasıyla yaptıkları papirüs ticaretinden büyük kazanç elde ettiler. |
Samt, framfarir í gegnum verslun eru rökréttar. Hâlâ, ticarete giden yol mantıktan geçer. |
TUNSTALL- VERSLUN TUNSTALL- BAKKAL DÜKKANl |
Þrælaverslunin var mikilvægur hluti af verslun milli Portúgala og Kongómanna. Kaffa bilinen ve önemli ticaret limanlarından ve köle pazarlarından biriydi. |
Hún hefur spillt verslun og viðskiptum, stjórnmálum og jafnvel hinum stóru kirkjudeildum veraldar. Onun bozucu etkisi ticarete, siyasete ve dünyanın başlıca dinlerine bile girmiştir. |
Það er býsna ólíkt starfsmanni í sömu verslun sem gerir lítið annað en að afgreiða tóbaksvörur. Bu durum, aynı marketin sigara satış reyonunda çalışan bir kişininkiyle ne büyük tezattır! |
Þegar þú gengur um verslun ertu umkringdur vörum sem eru hannaðar til að ná athygli þinni. Bir marketin rafları arasında gezinirken etrafınızın çeşit çeşit ambalajları olan ürünlerle dolu olduğunu görürsünüz; bunlar dikkatinizi çekmek için tasarlanmıştır. |
Þú varst með verslun í Kansas, var það ekki? Kansas'ta dükkanιn vardι, değil mi? |
6 Brautryðjandasystir fór inn í verslun og hitti þar hjón sem tóku henni fálega. 6 Bir öncü hemşire girdiği dükkânda kendisini pek hoş karşılamayan bir çifte rastladı. |
Hollenska Austur-Indíafélagið (hollenska: Vereenigde Oost-Indische Compagnie eða VOC, bókst. „Sameinaða Austur-Indíafélagið“) var hollenskt verslunarfélag stofnað árið 1602 með einkarétt á verslun og nýlenduþróun í Asíu sem gilti til 21 árs. Hollanda Doğu Hindistan Şirketi, (Hollandaca: Vereenigde Oost-Indische Compagnie (VOC): Birleşik Doğu Hindistan Şirketi) Genel Hollanda Devletleri'nde sömürge gerçekleştirmek üzere 1602 yılında kurulmuş, Asya'da 21 yıl boyunca tekel faaliyetleri yürütmüş imtiyazlı bir şirkettir. |
Það var seint í the síðdegi, og þeir voru í litlu bjór- verslun Iping hanger. Öğleden sonra geç oldu, ve bunlar küçük Askı Iping'e bira dükkanı vardı. |
Vera kann að þú getir valið fundarstað þar sem ánægjulegt er að bíða, svo sem verslun eða veitingahús. Belki bir restoran veya dükkan gibi beklemenin hoş olduğu bir yerde buluşmakta anlaşabilirsiniz. |
İzlandaca öğrenelim
Artık verslun'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.
İzlandaca sözcükleri güncellendi
İzlandaca hakkında bilginiz var mı
İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.