İzlandaca içindeki sjúkdómur ne anlama geliyor?
İzlandaca'deki sjúkdómur kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte sjúkdómur'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İzlandaca içindeki sjúkdómur kelimesi hastalık, sayrılık, Hastalık anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
sjúkdómur kelimesinin anlamı
hastalıknoun (Karakteristik belirti ve işaretler kümesine sahip, kişinin esenliğine zarar verici, tanımlı bir patolojik süreç.) Mundu að hér gæti verið á ferðinni vandamál eða sjúkdómur sem þarfnast meðferðar. Kişinin davranışının altında bir sorun ya da tedavi edilmesi gereken bir hastalık olabileceğini unutma. |
sayrılıknoun (Karakteristik belirti ve işaretler kümesine sahip, kişinin esenliğine zarar verici, tanımlı bir patolojik süreç.) |
Hastalık
Innkirtlasjúkdómar: Sjúkdómar í skjaldkirtli, Cushing-sjúkdómur, of lítill blóðsykur og sykursýki. Endokrin sistemi Hastalıkları: Tiroit hastalığı, Cushing hastalığı, hipoglisemi ve şekerli diyabet |
Daha fazla örneğe bakın
Liðagigt getur verið kvalafullur sjúkdómur, jafnvel gert fólk örkumla. Ana baban senin makul bir saatte eve gelmeni istiyor. |
Alvarlegur sjúkdómur Sağlık Açısından Ciddi Bir Tehdit |
Kíghósti er að vísu sjaldgæfur sjúkdómur en hann getur valdið miklu tjóni þegar faraldur brýst út og sérfræðingar telja því að á heildina litið sé „bóluefnið miklu hættuminna en sjúkdómurinn.“ Boğmaca hastalığı yaygın olmamasına rağmen, salgına dönüştüğü zaman mahvedici olduğundan, uzmanlar “genelde aşının çocuklar için hastalığı kapmaktan çok daha güvenli” olduğu sonucuna vardılar. |
Rhonda fann fyrir því þegar eiginmaður hennar, sem er ekki vottur, sótti um skilnað og bróðir hennar greindist með rauða úlfa sem getur verið banvænn sjúkdómur. Meltem Şahit olmayan kocasının açtığı boşanma davasıyla uğraşırken, erkek kardeşine öldürücü olabilen lupus hastalığı teşhisi kondu. |
Þessi sjúkdómur var svo smitandi að í stórborgum eins og New York voru menn sektaðir eða stungið í steininn fyrir það eitt að hnerra! Bu hastalık New York gibi kentlerde öylesine bulaşıcıydı ki, insanlar hapşırdıkları için para cezasına çarptırılabilir ya da hapsedilebilirdi! |
Þúsundum ára áður en læknavísindin uppgötvuðu hvernig sjúkdómur breiðist út lýsti Biblían skynsamlegum, fyrirbyggjandi ráðstöfunum til varnar sjúkdómum. Tıp biliminin hastalıkların hangi yollarla yayıldığını öğrenmesinden binlerce yıl önce, Mukaddes Kitapta hastalıklara karşı akla yakın koruyucu önlemler yer almıştı. |
Er alnæmi einstæður sjúkdómur, einn sinnar tegundar, eða er hugsanlegt að aðrir sjúkdómar verði að faraldri og valdi sams konar eyðileggingu eða verri? AIDS benzeri olmayan bir hastalık mıdır, yoksa benzer veya daha da kötü yıkım getiren başka hastalıklar salgın hale gelebilir mi? |
13 Beinþynning — þögull sjúkdómur 13 Doğadaki Şempanzelerle Tanışın |
Hann hafði glatað lífsviðurværi sínu, misst börnin sín og nú hafði lagst á hann sjúkdómur sem veiklaði hann mjög. Geçim kaynaklarını kaybetmişti, doğal olmayan bir felaket çocuklarının canını almıştı ve kendisi de tüm gücünü tüketen bir hastalığa yakalanmıştı. |
Þessi sjúkdómur hefur kennt mér að vísindi og læknisfræði eru afskaplega mannleg fyrirbæri. Bu hastalıkla yaşamak bana bilim ve tıbbın insan çabası olduğunu öğretti. |
Algengustu kvillarnir eru skjaldkirtilsbólga Hasimotos og Graves-sjúkdómur, einnig nefndur skjaldkeppseitrun. En sık görülen tiroit hastalıkları Haşimoto tiroiditi ve Graves hastalığıdır. |
„EINMANALEIKI er ekki sjúkdómur,“ segir í bókinni In Search of Intimacy. “YALNIZLIK, bir hastalık değildir. |
Mundu að hér gæti verið á ferðinni vandamál eða sjúkdómur sem þarfnast meðferðar. Kişinin davranışının altında bir sorun ya da tedavi edilmesi gereken bir hastalık olabileceğini unutma. |
Þessi sjúkdómur býr í menningu okkar Bu hastalığın meydana geldiği kültürümüzün seviyesinde |
ÞETTA var uggvænlegasti sjúkdómur aldarinnar. Orsakir hans voru mönnum ráðgáta. O YÜZYILIN en korkulan hastalığıydı ve nedeni bir sır olarak kalmıştı. |
En fljótlega lagðist á hann og aðra sjúkdómur sem rekja mátti til lastafullrar fortíðar hans. Fakat çok geçmeden geçmişte yaşadığı sefih hayat ona ve başkalarına hastalık getirdi. |
Viðeigandi blóðskimunaraðferðir finnast yfirleitt ekki fyrr en nýr sjúkdómur hefur ógnað um hríð og veita því ekki vernd gegn honum í fyrstu. Kan testi yöntemleri yeni hastalıklara göre güncelleştirilemediğinden, kişileri bu hastalıklara karşı koruyamamaktadır. |
12 Kristin kona, Sharon að nafni, sagði fyrir nokkru: „Þar sem ég virti ekki lög Jehóva hef ég fengið alnæmi sem er banvænn sjúkdómur. 12 Sharon isimli İsa’nın bir takipçisinin bir süre önce söylediği şu sözleri ele alalım: “Yehova’nın kanununa uymadığım için ölümcül AIDS hastalığına yakalandım. |
Hafa ber í huga að sérfræðingar eru ekki allir sammála um hvað sé „eðlileg“ depurð og hvað sé „sjúkdómur“. Ancak uzmanlar, kendini kötü hisseden bir kişinin sadece “üzgün” mü, yoksa “depresyonda” mı olduğu konusunda görüş ayrılığı yaşıyor. |
Svefnröskun er sjúkdómur þar sem sjúklingur þjást af truflunum á svefni. Uyku apnesi olan hasta, el kol hareketleri ile rahatsız bir şekilde uyumaya çalışır. |
Graves-sjúkdómur er áttfalt algengari hjá konum en körlum og veldur yfirleitt offramleiðslu á hormónum. Graves hastalığı ise kadınlarda sekiz kat daha sık görülür ve genelde hipertiroidizme neden olur. |
Þetta er hræðilegur sjúkdómur sem afmyndar ýmsa líkamshluta smám saman er hann ágerist. Bu korkunç hastalık, ileri evrelerinde, yavaş yavaş bedenin çeşitli kısımlarının biçimini bozar. |
TANNHOLDSBÓLGA er einn algengasti sjúkdómur í munnholi. DÜNYANIN en sık görülen ağız hastalıklarından biridir. |
Til forna skildu læknar hins vegar ekki til fulls hvernig sjúkdómur breiðist út og þeir gerðu sér ekki heldur grein fyrir hve hreinlæti er mikilvægt til að koma í veg fyrir sjúkdóma. Bununla birlikte, eski hekimler ne hastalıkların nasıl yayıldığını tam olarak anlamışlar, ne de hastalıkların önlenmesinde hijyenin önemini fark etmişlerdi. |
Magdalena var greind með rauða úlfa þegar hún var 18 ára, en það er sjúkdómur sem veldur því að ónæmiskerfi líkamans ræðst á eigin líffæri. Magdalena’ya 18 yaşındayken sistemik lupus eritematozus teşhisi kondu. Bu hastalıkta bağışıklık sistemi hastanın organlarına saldırır. |
İzlandaca öğrenelim
Artık sjúkdómur'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.
İzlandaca sözcükleri güncellendi
İzlandaca hakkında bilginiz var mı
İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.