İzlandaca içindeki rannsaka ne anlama geliyor?
İzlandaca'deki rannsaka kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte rannsaka'ün İzlandaca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
İzlandaca içindeki rannsaka kelimesi araştırmak, incelemek, muayene etmek, soruşturmak, tahkik etmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
rannsaka kelimesinin anlamı
araştırmak(delve) |
incelemek(investigate) |
muayene etmek(examine) |
soruşturmak(investigate) |
tahkik etmek(investigate) |
Daha fazla örneğe bakın
Fegurð af ís var farinn, og það var of seint til að rannsaka botn. Buz güzelliği gitti ve oldu alt çalışma için çok geç. |
Hann einsetti sér því að rannsaka biblíutextann á frummálunum og hafna sérhverri kenningu sem stangaðist á við Heilaga ritningu. Bu nedenle Mukaddes Kitabı yazıldığı dillerde incelemeye ve Kutsal Yazılarla çelişen tüm öğretileri reddetmeye karar verdi. |
Allir vildu rannsaka á mér afturendann. Hepsi benim proktoloğum olmak istiyordu. |
Biður þú Jehóva reglulega um að rannsaka leyndustu hugsanir þínar? Yehova’nın en derin düşüncelerimizi incelemesini sürekli istiyor muyuz? |
Það er líka skynsamlegt af þér að taka frá tíma til að lesa og rannsaka Biblíuna og biblíutengd rit. Kutsal Kitabı ve ona dayanan yayınları okumak ve incelemek için de zaman ayırman gerekir. |
Við fáum svolitla innsýn í hvernig þetta mun verka með því að rannsaka samskipti Jehóva við fólk sitt í Ísrael til forna. Yehova’nın eski İsrail’e karşı nasıl davrandığını inceleyerek, bunun nasıl olacağına dair bir fikir edinebiliriz. |
Nú það er ástæða fyrir því að ég rannsaka þetta, frekar en hefðbundna mannfræði. Geleneksel antropoloji yerine, bunun üzerine çalışmamın bir nedeni var. |
Ég fékk styrk tiI að rannsaka það yfirskilvitlega. BUnlar üzerine çalışmam için bir ödeneğim var. |
Þeim var veitt framúrskarandi innsýn í orð Guðs og gert kleift að „rannsaka“ það undir leiðsögn heilags anda og ljúka upp aldagömlum leyndardómum. Tanrı’nın Sözü üzerinde ‘araştırma yapmaya’ yetkili kılınan ve mukaddes ruh tarafından yönlendirilen bu kimselere, yüzyıllardır gizli kalmış sırları çözebilmeleri için Tanrı’nın Sözüne yönelik muazzam bir anlayış verildi. |
Vísindin dýpka skilning okkar á efnisheiminum, það er að segja öllu sem hægt er að rannsaka. Bilim, görünür her şey anlamına gelen fiziksel evren hakkında derin bir anlayışa sahip olmamızı sağlar. |
Ég var ađ rannsaka mannrán. Bir kaçırılma olayını araştırıyordum. |
Hvernig getum við notað Biblíuna til að rannsaka merkingu ákveðins vers? Bir ayetin anlamını öğrenmek için Mukaddes Kitabı nasıl kullanabiliriz? |
Söfnuðinum er ekki ætlað að fylgjast með eða rannsaka allt sem kristnir menn gera í veraldlegri vinnu sinni, hvort heldur sem launþegar eða eigendur fyrirtækis. Cemaat, işçi veya işveren olsun İsa’nın çalışan takipçilerinin dünyevi işlerinde bütün yaptıklarını izlemek veya araştırmak üzere görevlendirilmemiştir. |
Með nýlegri aðferð er hægt að rannsaka erfðaeiginleika fósturs á milli sjöttu og tíundu viku meðgöngu. Daha yeni bir işlem, gebeliğin altıncı ve onuncu haftaları arasında embriyonun genetik yapısındaki ayrıntıları ortaya koyuyor. |
Starfsmađur í Hvíta húsinu sagđi Hunt vera ađ rannsaka Kennedy. Beyaz Saray'dan bir asistan bana Hunt'ın Kennedy'i araştırdığını söyledi. |
Með því að rannsaka skriftarstílinn og lögun bókstafanna komust allir þrír sérfræðingarnir að þeirri niðurstöðu að textinn á papírusbrotinu hafði verið færður í letur um árið 125 e.Kr., aðeins fáum áratugum eftir að Jóhannes postuli dó. Metnin yazı stilini ve harflerin yazılma biçimini inceledikten sonra üç uzman da fragmanın MS yaklaşık 125 yılında, yani elçi Yuhanna’nın ölümünden sadece 20-30 yıl sonra yazılmış olduğu sonucuna vardılar. |
Þá tók hópur einlægra kristinna manna að rannsaka Biblíuna ítarlega á áttunda áratug nítjándu aldar. Sonra 1870’lerde İsa’yı içtenlikle takip eden bir grup Mukaddes Kitabı derinlemesine incelemeye koyuldu. |
Þangað líka, sem woodcock leiddi ungum sínum, til að rannsaka drullu fyrir orma, fljúga en fótur fyrir ofan þá niður bankanum, en þeir hlupu í herlið undir, en á síðasta, njósnir mér, vildi hún láta unga hennar og hring umferð og umferð mig nær og nær til innan fjögurra eða fimm fet, þykjast brotinn vængi og fætur, til að vekja athygli mína, og fá burt ungum sínum, sem myndi nú þegar hafa tekið upp March þeirra, með gefa upp öndina, wiry peep, einn file í gegnum mýri, sem hún beinist að. Thither, de, çulluk, uçan, solucanlar çamur prob, onu damızlık açtı ama banka aşağı üstlerindeki ayak altında bir asker koştu ise; casusluk, ancak son bana, ona, genç ve daire bırakacaktı yuvarlak ve kırık gibi davranarak, dört ya da beş metre içinde kadar yakın ve yakın bana yuvarlak kanat ve bacaklar, Kim zaten olur, benim dikkat çekmek ve genç kurtulmak için soluk, sırım gibi, kendi yürüyüşünü almış dikizlemek, bataklık ile tek bir dosya, o yönetti. |
Við megum ekki ímynda okkur að við getum fundið svör við öllum spurningum okkar með því að rannsaka Biblíuna upp á eigin spýtur. Bağımsız bir araştırmayla her şeyin yanıtını bulacağımızı düşünmemeliyiz. |
Meginmarkmið þeirra í lífinu var ekki bara að rannsaka Biblíuna heldur að vitna um Guð og heiðra og upphefja nafn hans. Hayatlarındaki başlıca hedef Kutsal Kitabı incelemek değil Tanrı hakkında şahitlikte bulunup ismini yüceltmekti. |
Af hverju ættum við ekki að veigra okkur við að rannsaka hin dýpri sannindi Biblíunnar? Tanrı’nın Sözündeki derin hakikatleri incelemekten neden çekinmemeliyiz? |
Framsækinn andi þeirra mætti sjá af fúsleika þeirra til að rannsaka sjálfa sig, viðurkenna veikleika sína og seilast eftir tækifærum til að gera meira eða gera betur það sem þeir væru að gera. Sahip oldukları, ilerlemeye yönelik ruh kendilerini sınamak, zayıflıklarını kabul etmek, daha fazla iş yapmak veya yapmakta oldukları işlerin kalitesini artırmak üzere olanaklar aramaktaki istekleriyle belli olacaktı. |
Og þar sem „sérhver ritning er innblásin af Guði og nytsöm“ ættum við að rannsaka hvert orð „sem fram gengur af Guðs munni“. (2. Ayrıca ‘Kutsal Yazıların tümü Tanrı ilhamı ve yararlı’ olduğundan “Yehova’nın ağzından çıkan her söz”ü, incelememize dahil etmeliyiz (2. |
(Matteus 24:45) Við skulum, líkt og Davíð, ákalla Jehóva til að andi hans megi hjálpa okkur að rannsaka „allt það sem Guð fyrirbjó þeim, er elska hann . . . jafnvel djúp Guðs.“ — 1. Korintubréf 2: 9, 10. (Matta 24:45) Davud gibi, Yehova’nın ruhunun, “Allahın kendini sevenlere hazırladığı bütün şeyler . . . . Allahın derin şeylerini bile araştır”makta bize yardım etmesi için O’na dua edelim.—I. Korintoslular 2:9, 10. |
Svefntruflanir eru orðnar svo algengt vandamál á síðstu árum að sérstakar stöðvar hafa verið opnaðar víða um lönd til að rannsaka þær og leita ráða við þeim. Son yıllarda uyku sorunu öylesine yaygınlaştı ki, dünyanın birçok yerinde uyku klinikleri açıldı. |
İzlandaca öğrenelim
Artık rannsaka'ün İzlandaca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını İzlandaca içinde arayabilirsiniz.
İzlandaca sözcükleri güncellendi
İzlandaca hakkında bilginiz var mı
İzlandaca bir Cermen dilidir ve İzlanda'nın resmi dilidir. Germen dil grubunun Kuzey Germen şubesine ait bir Hint-Avrupa dilidir. İzlandaca konuşanların çoğunluğu İzlanda'da yaşıyor, yaklaşık 320.000. Danimarka'da 8.000'den fazla yerli İzlandalı konuşmacı yaşıyor. Dil ayrıca Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 5.000 kişi ve Kanada'da 1.400'den fazla kişi tarafından konuşulmaktadır. İzlanda nüfusunun %97'si İzlandaca'yı ana dili olarak görse de, İzlanda dışındaki topluluklarda, özellikle Kanada'da konuşanların sayısı azalmaktadır.