Fransızca içindeki rendu ne anlama geliyor?
Fransızca'deki rendu kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte rendu'ün Fransızca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Fransızca içindeki rendu kelimesi (sanat, vb.) icra etmek/yorumlamak, karar vermek, (yardım, hizmet, vb.) etmek/vermek/sağlamak, karşılık olarak vermek, karşılık vermek, teslim etmek, geri vermek, (yapılan iyiliğin, vb.) karşılığını vermek, altında kalmamak, kusmak, çıkarmak, borcunu ödemek, vermek, bırakmak, karşılık vermek, karşılıkta bulunmak, geri, bırakmak, iade etmek, geri getirmek, uygulamak, uygulamaya koymak, kusmak, yediklerini çıkarmak, atmak, basmak, oluşturma, bozulmak, geri vermek, iade etmek, ziyaret etmek, ziyarete gelmek, kılmak, hale/duruma getirmek, iade etmek, geri vermek, tercüme etmek, çevirmek, çevirisini yapmak, iade etmek, sarhoş eden, sarhoş edici, habersiz, bilmeden, bilmeyerek, sorumluluk, mesuliyet, seviyeyi düşürmek, aklını başına almak, kalınlaştırmak, aklını karıştırmak, kafasını karıştırmak, yüceltmek, ululamak, üzmek, kederlendirmek, müteessir etmek, cezalandırmak, ceza vermek, daha sağlam/dayanıklı yapmak, yüceltmek, aklını karıştırmak, isimsizleştirmek, heyecanlandırmak, düzeltmek, bir parça, bozmak, çalışmaz duruma getirmek, yasaklamak, esnekleştirmek, barbarlaştırmak, basitleştirmek, zihin karışıklığı/bozukluğu, aşırı heyecanlı, bozulmak, haber vermek, bildirmek, kaydetmek, kaydını tutmak, diriltmek, yardım yapmak, bulandırmak, tamire gitmek, olanak sağlamak, olanak vermek, saymak, saygı göstermek, hürmet etmek, -e dua etmek, anlamak, ödenmesi gereken, mesul, acımasızlaştırma, kısasa kısas, teşekkür etme, otostop yapmak, ziyaret etmek, ziyarette bulunmak, ziyaret yapmak, hakkını vermemek, suçlu veya suçsuz olduğuna karar vermek, saygı göstermek, iyilik etmek, delirtmek, çıldırtmak, hakkını vermek, son yolculuğuna uğurlamak, (başkasının mülküne) izinsiz girmek, ortak hislere sahip olmak, ödeşmek, -i planlamak, karşılık vermek, karşılık vermek, rapor vermek, tapmak, gereksiz kılmak, kızdırmak, öfkelendirmek, hiddetlendirmek, çok kızdırmak, öfkelendirmek, hiddetlendirmek, delirtmek, çıldırtmak, çok mutlu etmek, çok sevindirmek, güçsüz düşürmek, şaşırtmak, kabartmak, sağır etmek anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
rendu kelimesinin anlamı
(sanat, vb.) icra etmek/yorumlamakverbe transitif (Art) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) L'artiste a rendu ce cheval avec une grande maîtrise. |
karar vermek(un verdict) (jüri, mahkeme) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le jury a prononcé un verdict d'acquittement. |
(yardım, hizmet, vb.) etmek/vermek/sağlamak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Marilyn a apporté (or: fourni) une explication des événements qui avaient précédé le vol. |
karşılık olarak vermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
karşılık vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
teslim etmek(ödev, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Les élèves ont rendu leurs devoirs au professeur. |
geri vermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le fonctionnaire de l'immigration a rendu le passeport sans commentaire. Le professeur a rendu les examens corrigés. |
(yapılan iyiliğin, vb.) karşılığını vermek, altında kalmamakverbe transitif (figuré) (mecazlı) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) J'espère avoir l'occasion de lui rendre la faveur qu'il m'a faite. |
kusmak, çıkarmakverbe transitif (familier : vomir) (yediklerini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
borcunu ödemekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Je te rendrai tes 5 € demain. |
vermekverbe transitif (un jugement, un verdict) (karar, hüküm) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le jury a rendu un verdict de non-culpabilité. |
bırakmakverbe transitif (silah, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Rendez les armes ! |
karşılık vermek, karşılıkta bulunmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Mary a rendu les insultes de son petit ami en le giflant. |
geriverbe transitif (zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Elle a rendu le livre. Kitabı geri verdi. |
bırakmakverbe transitif (silah, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'armée rendit les armes à l'ennemi. |
iade etmekverbe transitif (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La police a rendu l'enfant perdu à ses parents. |
geri getirmekverbe transitif (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Papa veut que je ramène la voiture pour le dîner. |
uygulamak, uygulamaya koymak(soutenu : la justice) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le travail du tribunal est d'administrer la justice. |
kusmak, yediklerini çıkarmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) La petite est malade et n'arrête pas de vomir tout ce qu'elle mange. |
atmak, basmak(un cri, un soupir) (çığlık, vb.) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Il a poussé un cri et s'est mis à courir vers elle. |
oluşturmanom masculin (Informatique) (bilgisayar) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bozulmak(appareil) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le moteur a lâché, et nous avons dû rentrer à pied. |
geri vermek, iade etmek(un objet) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Pourrais-tu me rendre ce DVD que je t'ai prêté ? Sana ödünç verdiğim DVD'yi iade eder misin? |
ziyaret etmek, ziyarete gelmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Mes parents viennent nous voir (or: rendre visite). Yarın, teyzemlere uğrayacağım (or: gideceğim). |
kılmak, hale/duruma getirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le choc l'a rendu muet. |
iade etmek, geri vermek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tu devrais rendre cet argent à son propriétaire. |
tercüme etmek, çevirmek, çevirisini yapmak(une expression) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Comment rendre cette expression idiomatique en anglais ? |
iade etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Veuillez vous assurer de rendre (or: rapporter) vos livres à la bibliothèque à temps. |
sarhoş eden, sarhoş edici
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
habersiz
(sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bilmeden, bilmeyerek
(zarf: Fiillerin niteliğini belirtir (örnek: "Bu ev daha güzel görünüyordu").) Inconsciemment, elle faisait tourner sa bague de mariée autour de son doigt en parlant. |
sorumluluk, mesuliyet
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
seviyeyi düşürmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
aklını başına almak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Grandis un peu et arrête de te comporter comme un imbécile. |
kalınlaştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Épaississez la sauce avec de la farine. |
aklını karıştırmak, kafasını karıştırmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
yüceltmek, ululamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
üzmek, kederlendirmek, müteessir etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) La scène tragique du film a attristé le public. |
cezalandırmak, ceza vermek(surtout sport) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
daha sağlam/dayanıklı yapmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le fait de rajouter un enduit protecteur a permis de renforcer le bois. |
yüceltmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
aklını karıştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
isimsizleştirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
heyecanlandırmak(passion) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le discours de l'homme politique a excité la foule. |
düzeltmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
bir parça(de mauvaises nouvelles,...) (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
bozmak, çalışmaz duruma getirmek(un système) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le cambrioleur a désactivé l'alarme avant d'entrer par la fenêtre. |
yasaklamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le conseil municipal veut interdire la consommation d'alcool en public. |
esnekleştirmek(figuré) (kural, vb.) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Nous avons décidé d'assouplir le règlement durant les vacances. |
barbarlaştırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
basitleştirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tu devrais simplifier ta présentation pour ce public. |
zihin karışıklığı/bozukluğu
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
aşırı heyecanlı(colère) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) |
bozulmak(machine : familier) (geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Je pense que le grille-pain est mort. Bence bu tost makinesi bozulmuş. |
haber vermek, bildirmek(journalisme) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le journaliste a rapporté chaque nouveau développement au cours des discussions. Bu işi herkese anlatmadan önce bana haber verseniz iyi olur. |
kaydetmek, kaydını tutmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
diriltmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
yardım yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Nous demandons à tous ceux qui le peuvent de bien vouloir aider. Size az da olsa yardımımız dokunabilirse çok mutlu olacağız. |
bulandırmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Le participant au débat tentait d'embrouiller l'argument avec une quantité d'informations inutiles. |
tamire gitmek
(geçişsiz fiil: Fiil bir nesne olmadan gerçekleşiyor ve sadece öznenin üstünde kalıyorsa bu geçişsiz fiildir (örnek: "çocuk konuşuyor").) Vincent est allé dans son bureau après dîner pour travailler encore un peu. |
olanak sağlamak, olanak vermek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Ces nouveaux éléments permettent une nouvelle lecture du dossier. |
saymak, saygı göstermek, hürmet etmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) On doit honorer le drapeau national. |
-e dua etmek(le Seigneur...) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
anlamak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
ödenmesi gereken(soutenu, administratif : paiement) (sıfat: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) niteliklerini, sayılarını, ölçülerini belirtir.) La facture d'électricité est à échéance à la fin du mois. |
mesul
Elle considère n'être responsable que devant Dieu et non devant une autorité humaine, quelle qu'elle soit. İnsanlara karşı değil Allah'a karşı mesul olduğuna inanıyor. |
acımasızlaştırmalocution verbale (isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
kısasa kısas
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
teşekkür etme
(isim: Canlı cansız bütün varlıkları ve kavramları ifade eder.) |
otostop yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ziyaret etmek, ziyarette bulunmak, ziyaret yapmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hakkını vermemek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Cette photo ne rend pas justice à sa beauté. |
suçlu veya suçsuz olduğuna karar vermek(jüri, mahkeme) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
saygı göstermeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) À son enterrement, tous ses amis lui ont rendu hommage en jetant une rose sur son cercueil. |
iyilik etmeklocution verbale (birisine) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Tu pourrais me rendre service et poster cette lettre pour moi ? |
delirtmek, çıldırtmaklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
hakkını vermek(birisinin, bir şeyin) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Le portrait à l'huile de la Reine de M. Smith lui rendait vraiment justice. |
son yolculuğuna uğurlamak(ölen birisini) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
(başkasının mülküne) izinsiz girmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
ortak hislere sahip olmak
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si tu me fais un massage des épaules, je te rendrai la pareille. |
ödeşmek
(fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Après le mauvais tour que Sam lui avait joué, Derek était bien décidé à prendre sa revanche. |
-i planlamak(figuré) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) |
karşılık vermeklocution verbale (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si tu l'insultes, elle pourrait te rendre la pareille. |
karşılık vermeklocution verbale (aynı şekilde) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Si vous attaquez les minorités, ne soyez pas surpris qu'elles rendent coup pour coup. |
rapor vermeklocution verbale (Travail) (fiil: Varlıkların ve kavramların (isimlerin) yapmış oldukları hareketleri, içinde bulundukları durumları, etkilendikleri işleri ifade eder.) Jamie rend toujours compte à son N+1 rapidement. |
tapmak(Religion) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Tanrı'ya tapalım. |
gereksiz kılmak(littéraire) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kızdırmak, öfkelendirmek, hiddetlendirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
çok kızdırmak, öfkelendirmek, hiddetlendirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) L'entêtement de l'enfant rendait ses parents furieux. |
delirtmek, çıldırtmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Des années de prise de drogue ont dérangé le cerveau du chanteur de rock. |
çok mutlu etmek, çok sevindirmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) Les nouvelles dans la lettre de Julie remplirait le lecteur de joie. |
güçsüz düşürmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
şaşırtmak(birisini) (geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
kabartmak
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
sağır etmek
(geçişli fiil: Fiillin belirttiği hareket ya da olay nesne üzerinde gerçekleşiyorsa yani bir nesneyi etkiliyorsa bu geçişli fiildir (örnek: "çocuk yemeğini yedi").) |
Fransızca öğrenelim
Artık rendu'ün Fransızca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Fransızca içinde arayabilirsiniz.
rendu ile ilgili kelimeler
Fransızca sözcükleri güncellendi
Fransızca hakkında bilginiz var mı
Fransızca (le français) bir Roman dilidir. İtalyanca, Portekizce ve İspanyolca gibi, bir zamanlar Roma İmparatorluğu'nda kullanılan popüler Latince'den gelir. Fransızca konuşan bir kişi veya ülke "Francophone" olarak adlandırılabilir. Fransızca 29 ülkede resmi dildir. Fransızca, Avrupa Birliği'nde en çok konuşulan dördüncü ana dildir. Fransızca, İngilizce ve Almanca'dan sonra AB'de üçüncü sırada yer alır ve İngilizce'den sonra en yaygın olarak öğretilen ikinci dildir. Dünyanın Fransızca konuşan nüfusunun çoğunluğu, birinci veya ikinci dil olarak Fransızca konuşabilen 34 ülke ve bölgeden yaklaşık 141 milyon Afrikalı ile Afrika'da yaşıyor. Fransızca, Kanada'da İngilizce'den sonra en çok konuşulan ikinci dildir ve her ikisi de federal düzeyde resmi dildir. 9,5 milyon kişinin veya %29'unun birinci dili ve 2,07 milyon kişinin veya tüm Kanada nüfusunun %6'sının ikinci dilidir. Diğer kıtaların aksine, Fransızcanın Asya'da popülaritesi yoktur. Şu anda, Asya'daki hiçbir ülke Fransızca'yı resmi dil olarak tanımıyor.