Hintçe içindeki मिल-जुल कर रहना ne anlama geliyor?

Hintçe'deki मिल-जुल कर रहना kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte मिल-जुल कर रहना'ün Hintçe'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Hintçe içindeki मिल-जुल कर रहना kelimesi birbirinden ayrılmamak, birbirini tutmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

मिल-जुल कर रहना kelimesinin anlamı

birbirinden ayrılmamak, birbirini tutmak

(hang together)

Daha fazla örneğe bakın

लोग, बहुत से लोग, मिल जुल कर रहते थे।
İnsanlar birbirleriyle iyi geçiniyordu ve birçoğunun arasında dostça bir ilişki vardı.
(इब्रानियों 12:2,3) इसीलिए पौलुस ने प्रार्थना की: “समूचे धीरज और बढ़ावे का स्रोत परमेश्वर तुम्हें वरदान दे कि तुम लोग एक दूसरे के साथ यीशु मसीह के उदाहरण पर चलते हुए आपस में मिल जुल कर रहो।”
(İbraniler 12:1-3) Bu nedenle Pavlus şöyle dua etti: “İmdi Mesih İsaya göre birbirinizle ayni şeyi düşünmeği (aynı zihinsel tutumu) sabır ve teselli Allahı size ihsan etsin.”
वह कई दिनों से देख रही थी कि वे कैसे मिल-जुलकर काम कर रहे हैं, इसलिए वह जानना चाहती थी कि वे कौन हैं।
Bu içten insanları günlerce izledikten sonra kim olduklarını öğrenmek için yanlarına gitti.
आप जानती है, आपने एक बार यह लिखा था, मुझे यह पंक्तियाँ बेहद पसंद है 'अगर किसी जादू से, औटिस्म को धरती अर से मिटाया जा सके, तो आदमी आज भी एक लकड़ी जला कर आग के सामने किसी गुफ़ा के सामने मिलना जुलना कर रहा होता
Şöyle bir şey yazmışsın, hoşuma gitti "Otizm dünyanın yüzeyinden bir sihir yapılıp yok edilseydi, insanlar hala mağaraların girişlerinde yaktıkları ateşle ısınıyor ve sosyalleşiyor olurlardı.
मिल-जुल के रहते वो करते हैं वफा।
Tanrı toplumuna rehber oluyor.
(भजन ११६:१२-१४; कुलुस्सियों ३:२३) इस प्रकार हम सब अपने आप को सच्ची उपासना के लिए अर्पण कर सकते हैं, जैसे-जैसे अन्य भेड़ें अभिषिक्त जनों के साथ मिल-जुलकर सेवा कर रहे है, जो ‘पृथ्वी पर राज्य करने’ के लिए नियत किए गए हैं।—प्रकाशितवाक्य ५:९, १०. (w92 4⁄15)
(Mezmur 116:12-14; Koloseliler 3:24) Böylece hepimiz, “dünya üzerinde saltanat sürecek” olan meshedilmişlerle sıkı işbirliği yapan başka koyunlardan biri olarak hakiki tapınma için kendimizden verebiliriz.—Vahiy 5:9, 10.
मैं और एलेनी घर के दूसरे काम भी मिल-जुलकर करते थे ताकि हमारा घर साफ-सुथरा रहे
Eleni ve ben diğer ev işlerinde de işbirliği yapardık, böylece evimiz temiz ve düzenli olurdu.
उन्हें दूसरे लोगों के साथ मिल-जुलकर रहना, अलग-अलग परिस्थितियों को स्वीकार करना, और दिल खोलकर क्षमा करना सीखने की ज़रूरत होगी।
Başka insanlarla iyi geçinmeyi, koşulları kabullenmeyi ve seve seve bağışlamayı öğrenmeliydiler.
अँधेरे में, सैनिकों की आश्चर्यचकित मिली-जुली भीड़ ने सोचा की ३०० दल उन पर हमला कर रहे थे।
Karanlıkta şaşkınlığa uğrayıp karmakarışık olan asker kalabalığı kendilerine 300 ordunun saldırdığını düşündü.
घरेलू समस्याएँ पूर्वी देशों में भी बढ़ रही हैं, जहाँ किसी ज़माने में लोग इस बात पर गर्व करते थे कि उनका सारा परिवार मिल-जुलकर खुशी से रहता है।
Aile sorunları, insanların bir zamanlar aile bağlarının güçlülüğüyle övündüğü Doğu ülkelerinde bile artıyor.
33:24; 35:5, 6) इंसान धीरे-धीरे सिद्ध हो जाएँगे, और धरती को फिरदौस में तबदील कर दिया जाएगा जहाँ सभी मिल-जुलकर रहेंगे।—यशा.
33:24; 35:5, 6) İnsanlar kusursuzluğa doğru ilerledikçe yeryüzü cennete dönüştürülecek ve insanlar hep birlikte uyum içinde oturacaklar.—İş.
यहोवा चाहता है कि हम दूसरों को माफ करें, जितनी जल्दी हो सके झगड़े भुला दें और मिल-जुलकर रहें
Yehova, başkalarını affetmemizi ve onlarla hemen barışmamızı ister.
लेकिन, सेवकाई के लिए अलग रखे गए समय के दौरान अनेक भाई, लोगों को गवाही देते रहने में व्यस्त रहना पसंद करते हैं और रुककर चाय-पानी पीते वक़्त भाइयों के साथ मिलने-जुलने से दूर रहते हैं।
Buna rağmen birçokları, insanlara şahitlik etme işine devam etmeyi tercih ettiklerinden hizmete ayırdıkları vakit içinde bir çay molasında kardeşlerle dostça vakit geçirmekten vazgeçiyorlar.
(सभोपदेशक 3:11) इसलिए ऐसे समय की आशा करना जब लोग मिल-जुलकर शांति और खुशी से हमेशा-हमेशा तक ज़िंदा रहेंगे, हमारे लिए स्वाभाविक बात है।
(Vaiz 3:11) Öyleyse insanların barış ve mutluluk içinde sonsuza dek yaşayacağı bir zamanı ümit etmemiz doğaldır.
उस घोषणा के बावजूद कि वह अब और एक बपतिस्मा नहीं पाया हुआ प्रचारक नहीं रहा, वह मण्डली के जवानों के साथ मिलने-जुलने की कोशिश कर सकता है।
Onun artık bir müjdeci olmadığı hakkındaki ilana rağmen, o, hâlâ cemaatteki gençlerle arkadaşlık yapmak isteyebilir.
(नीतिवचन 8:22-31) उत्पत्ति 3:22 में दर्ज़ मिलते-जुलते शब्दों से भी लगता है कि यहोवा एक बार फिर अपने एकलौते बेटे से बात कर रहा था जो उसके सबसे करीब था।
(Süleymanın Meselleri 8:22-31) Tekvin 3:22’deki ifadenin benzer oluşu da Yehova’nın tekrar Kendisine en yakın olan kişiyle, biricik Oğluyla konuştuğu izlenimini uyandırıyor.
और यदि आपके किसी भाई या बहन के पास उत्कृष्ट क्षमताएँ हैं, वह गंभीर समस्याओं का सामना कर रहा है, या उसकी ऐसी रुचियाँ हैं अथवा उसमें ऐसे गुण हैं जो आपके माता-पिता से मिलते-जुलते हैं, तो आपको थोड़ा-भी स्नेह पाने के लिए कड़ा संघर्ष करना पड़ सकता है!
Hele bir de göze çarpar yetenekleri olan, ciddi sorunlar yaşayan veya ana-babanla ortak ilgi alanları ya da kişilik özellikleri olan bir kardeşin varsa, biraz ilgi görebilmek için çok çaba harcaman gerekebilir!
उस दौरान मेरी पत्नी ने भाँप लिया कि कुछ तो चल रहा है। उसने मुझसे पूछा कि क्या आप अपने उस दोस्त से बातचीत करते हो जो यहोवा के साक्षियों से मिलता-जुलता है।
Karım ortada bir şeyler döndüğünü anladı ve Yehova’nın Şahitleriyle ilişkide olan arkadaşımla konuşup konuşmadığımı sordu.
जीना और दूभर हो गया जब समाज के अंदर ही मिल-जुलकर रहनेवाले जासूस, फरार होने की योजना बना रहे लोगों का नाम तथा जिस मार्ग से वे जानेवाले हैं, उसका पता लगाने की कोशिश करने लगे।
Halk arasında yaşayan ve kaçmayı planlayanların adlarını ve kaçış yollarını öğrenmeye çalışan casuslar durumu daha da zorlaştırıyordu.
(उत्पत्ति ६:५, १३-२२; ७:२३, न्यू. व.) आज हम ऐसे समय में जी रहे हैं जो नूह के समय से बहुत ही मिलता-जुलता है, और इसी वजह से परमेश्वर सारे बुरे लोगों का अन्त कर डालेंगे।
(Tekvin 6:5, 13-22; 7:23) Bugün Nuh’un günlerine çok benzeyen bir zamanda yaşıyoruz, bu nedenle Tanrı tüm kötü insanları yok edecektir.
(इफिसियों 2:11-18; 1 पतरस 5:9; 2 पतरस 3:13) दक्षिण अफ्रीका में प्रिटोरिया शो ग्राऊंड्स के सुरक्षा बल के प्रमुख ने देखा कि कैसे सब जातियों के साक्षी वहाँ अधिवेशन के लिए शांति से इकट्ठा हुए थे। उन्होंने कहा: “हर कोई बहुत ही इज़्ज़त से पेश आ रहा था और अब भी ऐसा ही है, लोग एक-दूसरे से प्यार से बात कर रहे थे। इन पिछले कुछ दिनों में आपके लोगों ने जो रवैया दिखाया, उससे यही साबित होता है कि आपके समाज के लोग कितने महान आदर्शों पर चलते हैं और सब मिल-जुलकर एक खुशहाल परिवार की तरह रहते हैं।”
Petrus 5:9; II. Petrus 3:13) Güney Afrika’da Pretoria Fuar Alanları güvenlik şefi, her ırktan Şahidin orada barış içinde yaptıkları bölge ibadetine tanık olduktan sonra şunları söyledi: “Herkes nazikti ve birbirleriyle hoş bir şekilde konuşuyorlardı. Günler boyunca gösterilen bu tutum toplumunuz mensuplarının ahlaksal kalitesinin ve hepsinin birlikte mutlu bir aile gibi yaşadığının kanıtıdır.”
किए जा रहे फेरबदल का मतलब यह नहीं था कि जर्मन भाइयों के काम करने का तरीका गलत है, बल्कि यह कि अब से अलग-अलग शाखाओं का विश्व मुख्यालय के साथ और भी मिल-जुलकर काम करना ज़रूरी है। जब जर्मन भाइयों को यह बात अच्छी तरह समझ में आ गयी तो वह पूरे जोश के साथ मिल-जुलकर काम करने के लिए तैयार हो गए।
Alman kardeşler bu ayarlamaların kesinlikle işlerini eleştirmek için yapılmadığını ve merkez büro ile çeşitli bürolar arasında daha yakın bir işbirliği yapma vaktinin gelmiş olduğunu anlar anlamaz, coşkuyla harekete geçtiler.

Hintçe öğrenelim

Artık मिल-जुल कर रहना'ün Hintçe içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Hintçe içinde arayabilirsiniz.

Hintçe hakkında bilginiz var mı

Hintçe, İngilizce ile birlikte Hindistan Hükümeti'nin iki resmi dilinden biridir. Hintçe, Devanagari yazısıyla yazılmıştır. Hintçe ayrıca Hindistan Cumhuriyeti'nin 22 dilinden biridir. Farklı bir dil olarak Hintçe, Çince, İspanyolca ve İngilizce'den sonra dünyada en çok konuşulan dördüncü dildir.