Hintçe içindeki लड़खड़ाते ne anlama geliyor?

Hintçe'deki लड़खड़ाते kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte लड़खड़ाते'ün Hintçe'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Hintçe içindeki लड़खड़ाते kelimesi acemice iş yapmak, acemice iş yapmak. anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

लड़खड़ाते kelimesinin anlamı

acemice iş yapmak

(bumble)

acemice iş yapmak.

(bumble)

Daha fazla örneğe bakın

(भजन ३६:९; कुलुस्सियों २:८) ऐसी वाणिज्य व्यवस्था के दास होने के बजाय जो ख़ुद विनाश के अत्यन्त निकट लड़खड़ा रही है, हम खाने और पहनने से तृप्त होने की यहोवा की सलाह मानेंगे साथ ही परमेश्वर के साथ अपने रिश्ते को जीवन की सबसे महत्त्वपूर्ण चीज़ बनाएँगे।
(Mezmur 36:9; Koloseliler 2:8) Uçurumun eşiğinde yalpalayan ticari sistemin köleleri haline gelmektense, Tanrı ile ilişkimizi yaşamdaki en önemli şey olarak korurken, Yehova’nın yiyeceğimiz ve örtüneceğimiz oldukça onlarla kanaat etmek konusundaki öğüdünü tutacağız.
जब वह इस साल के बारे में आप से पूछेगी, आपकी बेटी, क्या आपकी औलाद है, या आपके जीत की वारिस उसका के दिलासा देनेवाले इतिहास , जो औरतों की ओर लड़खड़ा रहा है उसे ताज्जुब होगा और वह उत्सुकता से पूछेगी, भले उसे आपकी कुरबानी का एहसास नही होगा, पर आपके अंदाज़े को वह पाक मानेगी जिज्ञासा से पूछते, "आप कहाँ थी?
Size bu yılı sorduğunda kızınız, ya evladınız ya da zaferinizin veliahtı, kadınlara yönelik bocalanan tarihin avunulan tarafından merak edecek ve istekli bir şekilde soracak senin fedakârlığının derinine inemese de senin fikrini kutsal sayacak, merakla soruşturacak: "Neredeydin?
उन्हें ‘दुचित्ता और अपनी सारी बातों में चंचल’ या लड़खड़ाने से बचना चाहिए।
Onlar “bütün yollarında kararsız, iki yürekli” olmaktan, sendelemekten kaçınmalıdır.
इस पत्रिका के फरवरी १५, १९५४, (अंग्रेज़ी) के अंक ने यह हृदयस्पर्शी आश्वासन पेश किया: “हम [शायद] अपने आप को किसी ऐसी बुरी आदत में कई बार लड़खड़ाते और गिरते हुए पाएँगे जो हमारे एहसास से भी ज़्यादा हमारी पुरानी जीवन-रीति में गहराई से बैठ गयी है। . . .
Watchtower dergisinin 15 Şubat 1954 sayısında şu sevinç veren güvence vardı: “Önceki yaşam tarzımızdan kalma, algıladığımızdan daha derine kök salmış kötü bir alışkanlık yüzünden [belki] birçok kez sürçüp düştüğümüzü fark edebiliriz. . . . .
वे अपने तम्बुओं से लड़खड़ाकर बाहर निकलते हैं, और ऊपर उठते हुए शोलों को देखकर, जिन से अस्पष्ट आकार विशिष्ट होकर अन्धविश्वासी भय उत्तेजित होता है, उनकी नींद-भरी आँखें डर के मारे खुल जाती हैं।
Sendeleyerek çadırlarından çıkarlar; uykulu gözleri, gölgeli şekiller oluşturan ve batıl inançlı korkularını artıran alevlerin dehşet saçan biçimlerini görür.
यह समय लड़खड़ाने या हार मानने का नहीं है।
Bu, kararsızlık gösterme veya vazgeçme zamanı değildir.
२० जब बच्चे शुरू-शुरू में चलना सीखते हैं तो उनके कदम लड़खड़ाते हैं।
20 Çocuklar yürümeyi yeni öğrenirken, emin adımlar atamazlar.
अब उस अध्याय को दोबारा पढ़िए और जहाँ ज़रूरी हो वहाँ पढ़ने में और भी तेज़ी लाइए, मगर इतनी भी तेज़ी नहीं कि आपकी ज़बान लड़खड़ा जाए।
Sonra bir kez daha okuyun; bu sefer uygun yerleri daha hızlı bile okuyabilirsiniz, ancak hızınızı tökezleyecek kadar artırmayın.
आप कभी पूरी तरह नहीं जान पाएँगे कि आपने एक आधुनिक दिन के आसाप की कितनी मदद की है जिसके ‘पैर तो लड़खड़ाने पर थे।’”—कुलुस्सियों ४:११; भजन ७३:२, NHT.
‘Ayaklarının kaymasına ramak kalmış’ çağdaş bir Asaf’a ne denli büyük bir yardımda bulunduğunu hiçbir zaman tam olarak bilmeyeceksin.”—Koloseliler 4:11; Mezmur 73:2.
हरिण ने कुछ लड़खड़ाते क़दम लिए, रुका और फिर काँपते हुए खड़ा रहा।
İmpala sendeleyerek birkaç adım attı, sonra durup titreyerek bekledi.
नाग के डँसने के लक्षण होते हैं उस स्थान पर दर्द और सूजन, नज़र धुँधलाना, लड़खड़ाना, स्वरयंत्र का अंगघात, और धीमी होती श्वसनक्रिया।
Kobra sokmasının belirtileri ağrı ve o bölgede şişme, bulanık görme, denge kaybı, gırtlakta felç ve solunumun yavaşlamasıdır.
(१ यूहन्ना ३:१९, २०) इसलिए, जबकि सभी बीमारियों को दूर करने का यहोवा का समय अभी नहीं आया है फिर भी हमारा प्रेममय परमेश्वर आपके कदम सँभाल सकता है कि आप लड़खड़ाएँ नहीं।
Yuhanna 3:19, 20) Bu nedenle, her ne kadar şimdi Yehova’nın hastalıkları ortadan kaldıracağı dönemde yaşamıyorsak da, sevgi dolu Tanrımız sendelememen için adımlarına rehberlik edebilir.
4:7-10) ऐसे में अगर हम अपनी ताकत पर भरोसा करें, तो हम ज़्यादा दूर नहीं चल पाएँगे बल्कि जल्द ही थक जाएँगे या लड़खड़ाकर गिर जाएँगे।
4:7-10). Kendi gücümüzle böyle bir yol izlemeye çalışırken zaman içinde yorulup sendeleyebiliriz (İş.
मगर जब वह चिकनी सतह से छलाँग लगाती है, तो वह लड़खड़ा जाती है और मुँह के बल दीवार की तरफ बढ़ती है, जिससे उसके चारों पंजों का दीवार पर जमना मुश्किल हो सकता है।
Bununla birlikte kaygan bir yüzeydeyse ayağı kayabilir ve bu da yanlış bir açıyla zıplamasına neden olur.
ज़ॆनोबीया के राज्य की सरहदों की एक तरफ फारस था जिसे उसने और उसके पति ने अपाहिज बना दिया था और दूसरी तरफ लड़खड़ाता रोम।
Zenobia’nın ülkesinin bir tarafında kocasıyla birlikte yıprattığı Sasaniler, diğer tarafındaysa çökmekte olan Roma vardı.
3 टाँगों का लड़खड़ाना, नज़र का कमज़ोर पड़ना और एक-एक करके सारे दाँत गिर जाना—ये तकलीफें झेलने के लिए परमेश्वर ने इंसानों को नहीं बनाया था।
3 Titrek bacaklar, azalan görme yetisi ve dişsiz ağızlar kesinlikle Tanrı’nın insanlarla ilgili başlangıçtaki amacı değildi.
एक नन्हा-मुन्ना अपने लड़खड़ाते पैरों पर खड़ा होकर पहली बार चलना शुरू करता है। सामने उसके माता-पिता बाहें फैलाए उसे अपने पास बुला रहे हैं।
AYAKLARININ üzerinde durmaya çalışan bir bebek, kollarını açmış ana babasına doğru ilk adımlarını atıyor.
या राह चलते जब उसे ठोकर लगती है तो क्या वह अपने पैर के अँगूठे को मारता है, क्योंकि उसकी वजह से वह लड़खड़ा गया?
Ayağını bir yere çarptığında, tökezlemesine neden oldu diye ayağını döver mi?
25 तुमने हमारी बातों को भी शाक्तिशाली और महान बनाया है, इतना अधिक कि हम उन्हें लिख नहीं सकते हैं; इसलिए, जब हम लिखते हैं तब अपनी दुबर्लता को देखते हैं, और अपने शब्दों को उचित स्थान पर लिखने से लड़खड़ा जाते हैं; और मुझे डर है कि अन्य जातियां हमारी बातों की हंसी उड़ाएंगी ।
25 Bizim sözlerimizi de güçlü ve büyük kıldın, öyle ki bu sözleri yazmaya gücümüz yetmiyor; bu nedenle yazarken güçsüzlüğümüzü görüyor ve sözlerimizi nasıl sıralayacağımız konusunda yanılgıya düşüyoruz; ve Yahudi olmayan ulusların sözlerimizi alaya almalarından korkuyorum.
जीवन के सफर का एक राही आसाप या उसका कोई वशंज जो एक भजनहार था, उसने कबूल किया कि सही रास्ते से उसके ‘पैर लड़खड़ाने पर थे।’
Yaşam yolundaki yolculardan biri olan mezmur yazarı Asaf ya da onun soyundan gelen biri, ‘ayaklarının doğru yoldan sürçmek üzere’ olduğunu kabul etmişti.
उसके बाद मन कड़ा करके नर बच्चे को मादा को सौंप देता है। फिर भूखा नर लड़खड़ाता है और पेट के बल सरकता हुआ 75 किलोमीटर में फैली बर्फ में, पानी और खाना ढूँढ़ने के लिए चल देता है।
Artık açlıktan neredeyse ölmek üzere olan erkek, yumurtadan yeni çıkmış yavruyu istemeye istemeye bırakıp, buz üzerinde 70 kilometre kadar paytak paytak yürüyerek ve karnının üzerinde kayarak açık denize gıda bulmaya gider.
इससे दिल की धड़कन तेज़ हो जाती है, साँस लेने की रफ्तार बदल जाती है, पसीना आने लगता है, हाथ-पैर लड़खड़ाने लगते हैं, यहाँ तक कि आवाज़ भी काँपने लगती है।
Bunun üzerine artan adrenalin, kalp atımının hızlanmasına, solunum hızının değişmesine, terlemenin artmasına, hatta el ve dizlerde titremeye ve sesin titrek çıkmasına neden olabilir.
तबाह हुआ साम्राज्य % # लड़खड़ाते हुए फिर से जी उठा
Düşen % # imparatorluğu tekrar hayata gelmeyi becerdi
अरतिमिस के मंदिर का लड़खड़ाना
Artemis Tapınağı Sarsılıyor
यहोवा के साथ-साथ चलनेवाले कोशिश करते हैं कि वे आत्म-विश्वास के साथ बिना लड़खड़ाए चलते रहें।
Yehova ile yürüyen kişiler de sağlam ve emin adımlarla yürümeye çalışır.

Hintçe öğrenelim

Artık लड़खड़ाते'ün Hintçe içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Hintçe içinde arayabilirsiniz.

Hintçe hakkında bilginiz var mı

Hintçe, İngilizce ile birlikte Hindistan Hükümeti'nin iki resmi dilinden biridir. Hintçe, Devanagari yazısıyla yazılmıştır. Hintçe ayrıca Hindistan Cumhuriyeti'nin 22 dilinden biridir. Farklı bir dil olarak Hintçe, Çince, İspanyolca ve İngilizce'den sonra dünyada en çok konuşulan dördüncü dildir.