Endonezya içindeki sedotan ne anlama geliyor?
Endonezya'deki sedotan kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte sedotan'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki sedotan kelimesi kamış, pipet, Pipet anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
sedotan kelimesinin anlamı
kamışnoun Alat multiguna ini bisa berfungsi sebagai hidung, sedotan, lengan, atau tangan. Fil, bu çok amaçlı uzvunu burun, kamış, kol ya da el olarak kullanır. |
pipetnoun Pernahkah Anda memperhatikan bahwa sedotan dalam segelas air terlihat melengkung di permukaan air? Bir bardak suyun içinde duran bir pipetin, suyun yüzeyinden bakıldığında bükülmüş gibi göründüğünü fark etmiş miydiniz? |
Pipet
Pernahkah Anda memperhatikan bahwa sedotan dalam segelas air terlihat melengkung di permukaan air? Bir bardak suyun içinde duran bir pipetin, suyun yüzeyinden bakıldığında bükülmüş gibi göründüğünü fark etmiş miydiniz? |
Daha fazla örneğe bakın
Sedotan seperti cambuk. Kırbaç gibi bir kamış. |
Menyedot meth dengan pisau? Bıçağın ucundan esrar mı çekeceksin? |
Mereka dapat menyedot dari diri mereka sendiri. Kendilerini emebiliyorlar. |
Jadi sel- sel darah merah mampu menyedot dasarnya semua keluar oksigen plasma. Kısaca kırmızı kan hücreleri plazmada bulunan bütün oksijeni emebilme yeteneğine sahip. |
• ”Penggunaan tembakau kunyah atau tembakau sedot meningkatkan risiko kanker mulut, laring, tenggorokan, dan esofagus, dan merupakan kebiasaan yang sangat mencandu.” • “Tütün çiğnemek ve enfiye çekmek ağız, gırtlak, boğaz ve yemek borusu kanseri olasılığını artırır ve güçlü bir bağımlılık yaratan bir alışkanlıktır.” |
Kalau begitu, bagaimana dengan sedotan cepat? Öyleyse, şu işi kaşla göz arasında bitirmeye ne dersin? |
Rokok (yang ”aman” maupun tidak aman), cerutu, pipa, dan tembakau sedotan—semua berasal dari tanaman tembakau yang sama, yang beracun dan menghasilkan nikotin. (Hangi çeşidi olursa olsun) sigara, puro, pipo tütünü ve enfiye—hepsi aynı zehirli, nikotin dolu tütün bitkisinden üretilmektedir. |
Baiklah, Anda sudah disedot cukup. Pekala, yeterince yağcılık yaptın. |
Man, ini akan menyedot. Adamım, bu çok feci olacak. |
Ini berarti bahwa orang- orang dalam kelompok saya banyak melakukan penyedotan dalam proyek ini. Bu, grubumdaki insanların proje boyunca çok fazla vakum yaptığı anlamına geliyor. |
Ada dua bentuk tembakau jenis ini: tembakau sedot dan tembakau kunyah. Bu iki farklı şekilde ortaya çıkıyor: enfiye ve çiğneme tütünü. |
Jika kamu tersedot ’pasir isap’ kehidupan bermuka dua, kamu perlu meminta bantuan İkili bir hayat sürmek bataklığa düşmek gibidir; mutlaka yardım istemelisin |
Ini berarti bahwa orang-orang dalam kelompok saya banyak melakukan penyedotan dalam proyek ini. Bu, grubumdaki insanların proje boyunca çok fazla vakum yaptığı anlamına geliyor. |
Anak ompong yang bermain banjo, memakan saus apel dengan sedotan peternakan hewan babi. Banço çalan dişleri olmayan çocuklar, kamışla elma sosu yerler, domuz çiftliği hayvanları... |
Penyedot debu yang menciptakannya. Elektrikli Süpürge icat etti. |
Pada setengah km dari mobil, hanya hal-hal kecil yang telah disedot. Yani, sadece küçük şeyler çekilmiş. |
Kedengarannya seperti penisnya tersedot penghisap debu. Çükü elektrikli süpürgeye sıkışmış bir köpek sesi gibi. |
Dan saat kami selesai, dia berkeliling dan bergabung dengan kami merangkai semua sedotan itu hingga sedotan itu mengelilingi seluruh bangsal dan dia berkata, Ve bitirdiğimizde, sessizce elden ele dolaştı ve servisin etrafında tam bir çember oluşturana kadar bütün pipetleri birleştirdi ve |
Dan kemudian keluar secepatnya sebelum kau tersedot ke dalamnya. Sonra hortum bizi de yakalamadan kaçacağız. |
Akan ada sedikit sedotan. Şimdi geliyor... |
Saya melihat Wal-Marts, penyedot debu, dan banyak sekali makanan di kafetaria. Wal-Mart, elektrik süpürgesi ve kafeteryada bir sürü yemek buldum. |
Kota ibarat pembersih debu atau magnet yang menyedot orang- orang kreatif, menghasilkan ide, inovasi, kekayaan, dan lain- lain. Çünkü şehirler, adeta mıknatıs ve vakum gibi yaratıcı kişi ve fikirleri, yenilikleri, sermaye ve bunun gibileri kendine kendilerine çekerler. |
Perusahaan kami memiliki dua pompa untuk menyedot udara hangat keluar dari kotak, 112 kotak sekaligus, sambil memasukkan udara dingin selama dua jam, dengan demikian menurunkan suhu bunga-bunga beberapa derajat di atas titik beku. Şirketimizde, bir defada 112 kutunun içindeki sıcak havayı emip iki saatte içeri soğuk hava basan iki pompa var, böylece çiçeklerin sıcaklığı donma noktasının birkaç derece üstüne kadar düşürülür. |
Oh, itu menyedot. Of bu çok fenaydi. |
Aku bisa saja tersedot, tapi aku bergerak masuk ke mobil dan aku merasa harus melakukan itu. Belki de rüzgardandı, ama kamyonete doğru ilerledim ve sanki bunu kendi isteğimle yapıyordum. |
Endonezya öğrenelim
Artık sedotan'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.