Endonezya içindeki perawan ne anlama geliyor?
Endonezya'deki perawan kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte perawan'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki perawan kelimesi bakir, bakire, bekâret, bekâret anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
perawan kelimesinin anlamı
bakirnoun Saya pikir saya lebih suka tinggal perawan selamanya daripada kehilangan pada kasihan seks. Acıdığın için benimle sevişmendense bakir olarak ölmeyi yeğlerim. |
bakirenoun Saya pikir saya lebih suka tinggal perawan selamanya daripada kehilangan pada kasihan seks. Acıdığın için benimle sevişmendense bakir olarak ölmeyi yeğlerim. |
bekâretnoun Namun, apa yang telah menyebabkan keperawanan mendapat reputasi yang buruk di kalangan remaja? Fakat bekâret, gençler arasında nasıl böyle kötü bir üne sahip oldu? |
bekâretnoun Namun, apa yang telah menyebabkan keperawanan mendapat reputasi yang buruk di kalangan remaja? Fakat bekâret, gençler arasında nasıl böyle kötü bir üne sahip oldu? |
Daha fazla örneğe bakın
Meskipun komputasi awan sering dianggap sebagai bentuk green computing tetapi tidak ada cara untuk mengukurnya dengan pasti. Bulut bilişimin sıklıkla yeşil bilgi işlemenin bir formu olarak farz edilmesine rağmen, bu sanıyı doğrulamak için yayınlanmış bir çalışma bulunmamaktadır. |
Secara kebetulan, pada malam sebelumnya, saya dituduh bertanggung jawab atas keadaan yang menyedihkan dari para tahanan lain karena saya tidak mau ikut dalam doa mereka kepada Perawan Maria. Rastlantı eseri, bir gece önce, diğer tutukluların Meryem Ana’ya yaptıkları duaya katılmadığımdan onlar tarafından kötü durumlarının sorumlusu olmakla suçlanmıştım. |
Perawan jalang. Seni bakire sürtük. |
Pendeta membawa mu kemari dari panti asuhan supaya kau kehilangan keperawanan mu, ya kan? Peder seni buraya yetimhaneden bekaretini kaybetmen için getirdi. |
Aku mendengar suara sangkakala Dan aku melihat seseorang di awan berpakaian seperti kilat-kilat Bir çok trompet sesi duydum ve bulutlarda yıldırım gibi giyinmiş bir adam gördüm. |
Dia tidak perawan. O bakir değil. |
Tapi temyata Anna pulang tidak sendirian; a i membawa serta bibinya, seorang perawan tua, Nona Pangeran Oblonskaya. Fakat Anna yalnız dönmedi, yaşlı bir kız olan halası Prenses Oblonskaya’yı da yanında getirmişti. |
Orang-orang Yahudi menuntut seorang gadis yang masih perawan.—Ulangan 22:13-19; bandingkan Kejadian 38:24-26. Yahudilerde bir kızın bakire olması talep edilirdi.—Tesniye 22:13-19; Tekvin 38:24-26 ile karşılaştırın. |
Sedikit banyak biji, bukan?/ Dia khawatir dia akan mati perawan Biraz keyifsiz bi durum değil mi? |
Mereka memanggilnya Ratu Perawan. Ona " Bakire Kraliçe " diyorlar. |
Tinggal di menara yang sangat tinggi, hingga menyentuh awan. Bulutlara uzanan yüksek bir kulede yaşıyoruz. |
Hikmah apa saja yang saudara pelajari dari perumpamaan tentang sepuluh perawan dan tentang talenta? Kızlar ve talantlar mesellerinden hangi dersleri alıyorsunuz? |
Jika kuminta kau mengambil keperawananku, apa itu jadi masalah? Senden bekaretimi almanı rica etsem, sorun olur mu? |
Meskipun mu memiliki tubuh bagus, kamu masih perawan. Harika bir vücudun var ama sen hala bakiresin. |
Namun, saudara-saudara tidak membiarkan hal ini menghalangi mereka, mengingat kata-kata Pengkhotbah 11: 4, ”Ia yang memperhatikan angin tidak akan menabur benih; dan ia yang memandang awan-awan tidak akan menuai.” Fakat kardeşler Vaiz 11:4’te kayıtlı şu sözleri hatırlayarak bunun kendilerini engellemesine izin vermediler: “Yeli gözeten ekmez; ve bulutlara bakan biçim biçmez.” |
Sedang langit ketika itu bersih, tidak ada awan sedikitpun. Gök Han ile karıştırılmamalıdır. |
Planet terbentuk sebagai proses kebetulan dari pembentukan bintang dari awan gas yang sama seperti bintang itu sendiri. Gezegen oluşumu, yıldız oluşumuna bağlı bir süreç olup, yıldızın kendi gaz bulutundan ortaya çıkar. |
”Kami melindungi warisan alam kami berupa gunung-gunung yang perawan dan pesisir yang belum tercemar.” “Bize miras kalan bozulmamış dağları ve sahilleri korumak istiyoruz.” |
Seperti cumi-cumi raksasa, gurita raksasa bisa menyamarkan diri dengan mengubah warna tubuhnya, menggunakan semburan jet untuk meluncur di air, dan meloloskan diri dari bahaya dengan menyemprotkan awan tinta yang pekat. Büyük kalamar gibi dev ahtapot da renk değiştirerek kendini kamufle eder, suda ilerlemek için jet itişini kullanır ve tehlikelerden kaçmak için mürekkep fışkırtarak arkasında yoğun bir duman perdesi bırakır. |
Selanjutnya, epidemi AIDS yang dikobarkan oleh obat-obat bius dan gaya hidup yang amoral, menebarkan awan gelap atas bagian yang besar dari bumi. Ayrıca, uyuşturucu ve ahlaksız yaşam tarzının körüklediği AIDS salgını yerin büyük kısmı üzerine kara bir bulut gibi çöküyor. |
Apakah Normal untuk Tetap Perawan? Bakire Olmak Normal Mi? |
Sewaktu turun dari pesawat, kami berdiri di atas apa yang saya sebut sebagai terumbu karang di tengah awan. İşte uçaktan inince buraya ayak bastık; ben buraya bulutların arasındaki mercan resifi diyorum. |
Sejak abad ke-16, para pemuja percaya bahwa perawan itulah yang melakukan tindakan penyembuhan dan mukjizat-mukjizat lain. Bu azizeye inananlar, 16. yüzyıldan beri onun şifa dağıttığını ve başka mucizeler yaptığını ileri sürüyorlar. |
Jauh di atas Kutub Selatan ada sebuah pusaran udara yang besar sekali dengan awan-awan yang terdiri dari partikel-partikel es kecil, yang memberikan khlorine berjuta-juta permukaan kecil di mana ia dapat menarikan dansa mautnya dengan ozon secara lebih cepat lagi. Güney Kutbu üzerinde, çok yükarılarda küçük buz parçacıklarından oluşan büyük bir bulut girdabı bulunmaktadır. Bu da klor moleküllerine, üzerinde ozonla ölüm dansını daha da hızlandırmak üzere, milyonlarca küçük yüzey sağlamaktadır. |
Hanya setelah semua perkembangan inilah, awan dapat menjatuhkan curah hujan ke bumi untuk membentuk arus yang membawa air kembali ke laut. Ancak bütün bu gelişmeler olduktan sonra, suları denize geri döndüren ırmakları oluşturmak üzere, bulutlar yağmur sularını yeryüzüne damlatır. |
Endonezya öğrenelim
Artık perawan'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.