Endonezya içindeki mercusuar ne anlama geliyor?
Endonezya'deki mercusuar kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte mercusuar'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki mercusuar kelimesi deniz feneri, fener, fener kulesi, Deniz feneri anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
mercusuar kelimesinin anlamı
deniz fenerinoun Para arkeolog telah berhasil menggali reruntuhan dari sebuah mercusuar, sebuah patung Poseidon. Arkeologlar yaptıkları kazılarda bir deniz feneri kalıntısını, elinde meşale tutan bir Poseidon heykelini çıkardılar. |
fenernoun Mereka memiliki pemanggilan untuk berdiri sebagai mercusuar bait suci, yang memancarkan terang Injil kepada dunia yang bertambah kelam. Onların gittikçe kararan bir dünyada sevindirici haberin ışığını yayarak bir tapınak feneri gibi ışık saçma çağrıları vardır. |
fener kulesinoun Mercusuar Tuhan memberi isyarat kepada kita sewaktu kita mengarungi lautan kehidupan. Rab’bin fener kulesi, hayatın denizlerinde sefere çıkan herkesi çağırmaktadır. |
Deniz feneri
Para arkeolog telah berhasil menggali reruntuhan dari sebuah mercusuar, sebuah patung Poseidon. Arkeologlar yaptıkları kazılarda bir deniz feneri kalıntısını, elinde meşale tutan bir Poseidon heykelini çıkardılar. |
Daha fazla örneğe bakın
Menghubungkan ke mercusuar sekarang. Şimdi işaretçiye bağlanıyorum. |
Tunggu aku dekat mercusuar... setiap hari Minggu, oke? Her Pazar beni fenerin orada bekle, olmaz mı? |
Bro, Aku mengerti, kecuali bagian tentang " mercusuar ". Dostum, anlıyorum, deniz feneri kısmı hariç. |
Hope adalah suatu mercusuar untuk teror baru ini, dan sekarang dia sudah terlindungi, mungkin kita bisa menggunakan hal lain untuk menjebak Dahlia. Yeni beladaki işaret ateşi Hope olduğuna göre ve artık büyüyle gizlendiğine göre sanıyorum Dahlia'yı kapana kıstırmak için başka bir şey kullanabiliriz. |
Ketika waktunya sudah tepat, kita akan menyalakan mercusuar kebebasan dan diselamatkan dari mimpi buruk yang mengerikan ini! Doğru an geldiğinde, özgürlük işaret fenerimizi tutuşturacağız ve bu korkunç kabustan kurtarılacağız! |
Apa kau ingin pergi ke mercusuar bodoh itu? Şu aptal deniz fenerine gitmek ister misin? |
Buku ini mercusuar di hari-hari gelap dari Orang-Orang Utara. Bu kitap Kuzeyli saldırılarının olduğu bu korkunç günlerde bir fener ışığı. |
Sama seperti buku kecil ini mendorong para prajurit OSZA untuk berdiri kukuh secara moral di masa-masa perang, semoga kita, di perang zaman akhir ini, menjadi suatu mercusuar bagi seluruh bumi dan khususnya bagi anak-anak Allah yang mengupayakan berkat-berkat Tuhan. Bu küçük kitabın Son Zaman Azizi askerlerini savaş zamanlarında ahlaken güçlü olmaya teşvik ettiği gibi, biz de, bu son günlerdeki savaşta, tüm dünyaya ve özellikle Rab’bin nimetlerini aramakta olan Tanrı’nın çocuklarına bir fener olalım. |
Di mercusuar di Montauk. Montauk da ki fenerde. |
Aku menuntunmu ke mercusuar. Seni yönlendirdiğim şey bir radyofar. |
Aku mendengar ada mercusuar di bawah sana Orada bir deniz feneri olduğunu duydum |
Kau membunyikan Stom dan menciptakan gelombang untuk anak Penjaga mercusuar di pulau Thatcher. Bir düdük çalıp, Thatcher Adası'ndaki fener bekçisinin oğluna el sallayın. |
Mercusuar, menimang bola! Denizfeneri, yere düşürmek yok! |
Mendorong penjaga mercusuar tua menuruni tangga benar-benar keren. Yaşlı deniz feneri bakıcılarını merdivenlerden aşağı itmek gayet normal. |
Mereka memiliki pemanggilan untuk berdiri sebagai mercusuar bait suci, yang memancarkan terang Injil kepada dunia yang bertambah kelam. Onların gittikçe kararan bir dünyada sevindirici haberin ışığını yayarak bir tapınak feneri gibi ışık saçma çağrıları vardır. |
Kau adalah mercusuar harapan bagi orang-orang. Sen insanların umut ışığısın. |
Sebuah mercusuar alam, berkedip dan mendesis. Dogal bir isik feneri gibi, gözkirparak tisliyor. |
Ini tak seperti kau beberapa mercusuar kebenaran Sanki sen kendi gerçeklerini saklamadın. |
Mercusuar Flattery! Flattery Feneri! |
Mencoba memancing monster dari puncak mercusuar. Bir canavar bizi deniz fenerinin tepesine çekmeye çalışıyor. |
Saya ingin Anda untuk mendapatkan helikopter ke mercusuar. Deniz fenerine gönder lütfen. |
Terlalu panas di mercusuar. Deniz fenerinde sıcak basmış galiba. |
Mungkin maksudku saat lampu mercusuar hidup mati. Sen fenerdeyken, ışıkların yanmasından bahsediyor olabilirim. |
Mercusuar terlihat di kejauhan. Uzaklarda bir deniz feneri görülüyor. |
Ke " Mercusuar "? Fenere mi? |
Endonezya öğrenelim
Artık mercusuar'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.