Endonezya içindeki menguras ne anlama geliyor?
Endonezya'deki menguras kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte menguras'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki menguras kelimesi tüketmek, almak, bitirmek, kullanmak, boşaltmak anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
menguras kelimesinin anlamı
tüketmek(drain) |
almak(beat) |
bitirmek(exhaust) |
kullanmak(exhaust) |
boşaltmak(exhaust) |
Daha fazla örneğe bakın
Akhirnya, saya sadar bahwa hal itu menguras banyak sekali waktu dan energi saya. Sonunda bunun zamanımı ve enerjimi çok fazla aldığını fark ettim. |
Pasti mengejutkan Untuk menemukan bahwa Mr Murrow telah menguras air dari kolam. Bay Murrow'un havuzdaki suyu boşalttığını farketmesi şok edici olmalı. |
Air lebih sehat dan tidak menguras dompet Anda. Bu hem sağlığınız hem de cebiniz için yararlı olur. |
Inggris kini mendapatkan suatu pengaliran-kembali emas, negeri lainnya suatu pengurasan emas. İngiltere’de şimdi geriye bir altın akışı var, diğer ülkelerde ise dışarıya doğru. |
Ia meninggalkan ”bisnis yang sedang maju pesat”, jelas Macarena, ”sebab bisnis itu menguras terlalu banyak waktu dan ia mau memberikan lebih banyak perhatian kepada urusan keluarga”. Macarena babasının “çok iyi bir iş girişiminden” vazgeçtiğini, çünkü “bunun çok fazla vaktini alacağını, oysa onun aile meseleleriyle daha fazla ilgilenmek istediğini” açıklıyor. |
Aku menguras apa yang tersisa dari energi kubah ke dalam bayinya. Ondan kalan enerjiyi bebeğe aktarıyorum. |
Bukan saja menguras hidupmu, tapi membuatmu berumur pendek. Sadece hayatını kısaltmaz, Ayrıca seni daha hızlı yaşlandırır! |
Zbigniew menceritakan, ”Selama bertahun-tahun, artritis rematoid menguras tenaga saya, merusak sendi-sendi saya. Romatoit artrit hastalığıyla mücadele eden Zbigniew şunları açıklıyor: “Bu hastalık yıllar geçtikçe tüm enerjimi tüketiyor ve eklemlerimi teker teker harap ediyor. |
Apa, selain hampir menguras kecepatan dan kekonyolan? Ses ve hızdan başka mı? |
Berupaya menekan perasaan bersalah dapat menguras kekuatan kita, seperti pohon yang mengering karena teriknya musim kemarau. Suçluluk duygusunu sürekli bastırmaya çalışırsak yaz sıcağında nem kaybedip kuruyan bir ağaç gibi oluruz. |
Kamu ingin menguras pasak oak putih, kan? Demek ak meşe kazığının gücünü çekmek istiyorsun? |
Pertarunganmu dengan robot itu menguras habis tenaga sel Kryptonmu. Android ile olan savaşın Kripton hücrelerinin güneş enerjisini bitirdi. |
Dan mereka tak menguras isi kantong. Ve cebini tamamen boşaltmazlar. |
Kedua Perang Dunia tersebut menewaskan lebih banyak orang, menguras lebih banyak kekayaan dan mengakibatkan lebih banyak penderitaan atas orang-orang di lebih banyak daerah di bumi dibandingkan dengan perang-perang sebelumnya.” Dünya Savaşları, o zamana kadar yapılmış herhangi bir savaştan daha geniş bir alana yayılarak, daha fazla insanın öldürülmesine, daha çok maddi kayba ve daha çok acıya yol açtı.” |
Syuting sebuah film dapat menguras waktu, tenaga, dan uang. Film çekmek çok vakit alabilir, usandırıcı olabilir ve pahalıya patlayabilir. |
Meskipun pekerjaan duniawi yang mereka geluti sangat menguras waktu dan tenaga, mereka benar-benar tidak bisa mencari pekerjaan lainnya. Her ikisi de, işleri tam gün ve zorlu bir çalışma gerektirmesine rağmen başka bir iş arayacak durumda değildiler. |
Beberapa mantra mungkan akan menguras tenagamu. Bazı büyüler seni zayıflatabilir. |
3 Meskipun tugas Saudara sebagai ayah atau ibu adakalanya tidak mudah, bahkan menguras tenaga, Saudara dapat yakin bahwa Yehuwa sangat menghargai upaya Saudara. 3 Anne baba olarak işinizin bazen son derece yorucu olmasına rağmen, Yehova’nın çabalarınıza çok değer verdiğinden emin olabilirsiniz. |
Tentang upaya untuk menyingkirkan ranjau darat dari dunia, seorang politikus Jerman berkata, ”Halnya seperti mencoba menguras bak mandi dengan sendok teh sementara air masih mengalir dari kran.” Bir Alman politikacı dünyayı kara mayınlarından temizleme çabaları konusunda şunları söyledi: “Bu tıpkı musluk akarken küvetin içindeki suyu çay kaşığıyla boşaltmaya çalışmak gibi.” |
Bahkan bila kamu benci vampir, kamu tidak bisa membiarkan sampah seperti mereka menguras habis darahnya. Vampirleri sevmesen bile Rattray'ler gibi pisliklerin onları süzmesine izin veremezsin. |
Dan Perasaan kecil hati dengan cepat dapat menguras tenaga seorang Kristen, sama seperti hari yang panas dan lembab dengan mudah dapat cepat menghabiskan tenaga seorang pelari maraton. Sıcak, boğucu bir günün, maratondaki bir koşucunun enerjisini hızla tüketebileceği gibi, cesaretsizlik de İsa’nın takipçisinin kuvvetini hızla tüketebilir. |
Kali ini demi membantu Pangeran Qing menguasai 3 kabupaten, benar2 menguras banyak tenagaku. Prens Qing'in üç bölgeyi almasına yardım etmek beni çok uğraştırdı. |
Alasan buruk menguras kantong orang lain setiap tanggal 25 Desember. Aralık'ın her 25'inde bir adamın cebini soymak için ucuz bir bahane. |
”Kehidupan ini penuh tantangan sehingga bisa menguras tenaga dan emosi saya. “Bazen günün koşturmacası fiziksel ve duygusal olarak tüm enerjimi tüketiyor. |
Ini akan menguras waktu dan uangmu. Zamanını alacak, bütçenizi daraltacak. |
Endonezya öğrenelim
Artık menguras'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.