Endonezya içindeki mata angin ne anlama geliyor?
Endonezya'deki mata angin kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte mata angin'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki mata angin kelimesi Yön anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
mata angin kelimesinin anlamı
Yön
Ia menyatakan bahwa pasti hanya ada empat Injil, sebagaimana hanya ada empat penjuru dunia dan empat mata angin utama. O, sadece dört ana yön olduğu gibi sadece dört İncilin olması gerektiğini söyledi. |
Daha fazla örneğe bakın
Dengan menjauh dari perselisihan, kalian telah membiarkan Tywin Lannister untuk menghancurkan rival-rivalnya di setiap arah mata angin. Kargaşaya bulaşmayarak, Tywin Lannister'ın her cephede rakiplerini yenmesine imkan sağladınız. |
Meskipun manusia menjadi spesies dominan di planet ini, 12 saudara mampu mengubah mata angin hari ini. İnsanlar gezegendeki hakim tür olmasına rağmen 12 kardeşimiz bugün işlerin seyrini değiştirdi. |
Pita yang berkibar ditiup angin menunjukkan arah empat mata angin Rüzgârda uçuşan şeritler dört yönü işaret eder |
Kami menuju 4 penjuru mata angin. Burası bizim yurdumuz! |
Ia menyatakan bahwa pasti hanya ada empat Injil, sebagaimana hanya ada empat penjuru dunia dan empat mata angin utama. O, sadece dört ana yön olduğu gibi sadece dört İncilin olması gerektiğini söyledi. |
Tetapi legenda seorang anak bermata biru akan abadi selamanya...... dan dibisikkan dalam empat penjuru mata angin Great White Mountains Ama mavi gözlü çocuğun efsanesi sonsuza kadar yaşayacak...... ve Büyük Beyaz Dağlar' dan dört yöne rüzgarlarla fısıldanacak |
Makin banyak dari ”orang-orang pilihan” ini dikumpulkan dari keempat mata angin (”keempat penjuru bumi”), makin nyaringlah atau makin luas tempat yang dicapai oleh bunyi sangkakala ”Injil” itu. Dört ana yönden (“dört yelden”) toplanan ‘seçilenlerin’ sayısı ne kadar artmışsa “iyi haber” borusu o kadar kuvvetle veya o kadar geniş çapta duyurulmuştur. |
Tepat seperti nubuat itu, setelah ”raja yang gagah perkasa” itu wafat pada tahun 323 S.M., imperium itu akhirnya ”terbagi-bagi menurut keempat mata angin”—di antara empat dari jenderal-jenderalnya. Bu “yiğit kıral” M.Ö. 323 yılında öldükten sonra, peygamberliğe uygun olarak bu imparatorluk —dört general arasında— “göklerin dört yeline doğru bölün”dü. |
(Zefanya 3:9, NW) Persatuan mereka dalam kepercayaan, maksud-tujuan, dan tindakan menyediakan kesaksian yang mengagumkan bahwa Timur memang telah bertemu dengan Barat serta orang-orang dari segala penjuru mata angin, demi dinas dan pujian Yehuwa Tuhan Yang Berdaulat. (Tsefanya 3:9) Onların iman, amaç ve faaliyet bakımından sahip oldukları birlik, Doğu ile Batının ve dünyanın her yerinden gelen insanların Egemen Rab Yehova’ya hizmet etmek ve hamt etmek üzere gerçekten birleştiğine dair olağanüstü bir kanıt sağlamaktadır. |
" Dia mengikuti saya pulang setelah sekelompok anak-anak menembak matanya dengan senapan angin. " Bir çocuk çetesi tarafından havalı tüfekle gözünün çıkarılmasının ardından beni eve kadar takip etti. |
Tutuplah matamu dan rasakan anginnya. Gözlerini kapat ve rüzgarı hisset! |
Jangan semata-mata mengandalkan kabar angin atau laporan-laporan antusias dari anak-anak muda lain. Diğer gençlerin kulaktan dolma bilgilerine ya da heyecanla anlattıklarına güvenme. |
Berarti angin itu sudah juling matanya. Bu rüzgarsa berbat bir espiri anlayışı var. |
Tepat sebelum Elisa sempat memejamkan mata, Elia telah disapu oleh badai angin —secara misterius dipindahkan ke tempat lain. İlya, Elişa’nın şaşkınlıktan açılmış gözlerinin tam önünde bir kasırgayla kaldırılıp alındı; mucizevi şekilde başka bir yere nakledildi. |
Bisa jadi ilusi mata, efek cermin disebabkan oleh pergeseran angin dan cahaya, fatamorgana kecepatan, jika kau mau. Optik illüzyon, rüzgar kırılması ve ışık yüzünden oluşmuş bir yansıma efekti veya hız serabı da denilebilir. |
Di sinar rembulan, aku melihat kening pucatnya, matanya yang tertutup, rambutnya yang terkena angin, dan aku bilang pada diriku sendiri, Ay ışığında o solgun alnına, kapalı gözlerine rüzgârda uçuşan tutam tutam saçlarına bakıp kendi kendime şöyle dedim: |
Bayangkan Elia berupaya melindungi matanya sambil menjaga agar jubahnya tidak diterbangkan angin. Bir düşünün: İlya, o sert rüzgârda bir eliyle posttan yapılmış ağır giysisini kapatmaya çalışırken, bir eliyle de gözlerini korumaya çalışıyordu. |
Di bawah sinar bulan, saya melihat dahinya yang pucat, matanya tertutup, rambutnya rambut yang gemetar dalam angin, dan saya berkata kepada diri sendiri, Ay ışığında o solgun alnına, kapalı gözlerine rüzgârda uçuşan tutam tutam saçlarına bakıp kendi kendime şöyle dedim: |
Berlayar dalam banjir garam, angin, mendesah- Mu; Siapa, - mengamuk dengan air mata- Mu dan mereka dengan mereka, Bu tuz sel Yelken, rüzgarlar, senin iç geçiriyor, onlarla Senin gözyaşları ve onlar azgın |
Seperti angin, roh Allah tak dapat dilihat oleh mata kita, tetapi pengaruhnya nyata dan kelihatan. Tanrı’nın ruhu rüzgâr gibi gözle görülmüyorsa da, etkileri kesinlikle görülmektedir. |
Sesungguhnya, desain kincir angin pada buku tersebut, mempunyai empat -- ah -- tiga mata pisau, dan punya saya mempunyai empat mata pisau Aslında kitaptaki rüzgar gülünün tasarımı, dört -- ah -- üç pervanesi vardı, benimkinin dört pervanesi var. |
WK: Sesungguhnya, desain kincir angin pada buku tersebut, mempunyai empat -- ah -- tiga mata pisau, dan punya saya mempunyai empat mata pisau WK: Aslında kitaptaki rüzgar gülünün tasarımı, dört -- ah -- üç pervanesi vardı, benimkinin dört pervanesi var. |
Setelah Ayub bertekun menanggung cobaan, ia berkata, ”Dari kabar angin aku mendengar tentang engkau [Yehuwa], tetapi sekarang mataku sendiri melihat engkau.” Eyub dayandığı sınavlardan sonra Yehova hakkında şöyle demişti: “Senin için kulaktan işitmiştim; şimdi ise seni gözüm gördü” (Eyub 42:5). |
(Ayub 42:3) Tapi, setelah memikirkan dengan saksama karya ciptaan Allah yang menakjubkan, Ayub terdorong untuk mengatakan, ”Dari kabar angin aku mendengar tentang engkau, Tetapi sekarang mataku sendiri melihat engkau.” —Ayub 42:5. Fakat Tanrı’nın yarattığı harikalar üzerinde dikkatle düşündükten sonra şu sözleri söyledi: “Senin hakkında kulaktan bilgim vardı, şimdiyse Seni kendi gözlerimle görüyorum” (Eyüp 42:5). |
Ketika saya duduk di bangku percobaan itu, dengan pasir yang tertiup angin di sekeliling saya, pagar itu tepat setinggi mata, menghalangi pandangan saya dan merusak pengalaman saya di tepi air. Kumlar hâlâ etrafımda uçuşurken, o deneme bankına oturduğumda, korkuluklar tam göz hizamdaydı bütün manzaramı ve suyun kenarındaki zevkimi engelliyordu. |
Endonezya öğrenelim
Artık mata angin'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.