Endonezya içindeki dorong ne anlama geliyor?

Endonezya'deki dorong kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte dorong'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Endonezya içindeki dorong kelimesi itmek, titreşim anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

dorong kelimesinin anlamı

itmek

verb

Saya mendorong Mary kedalam air.
Ben Mary'yi suya ittim.

titreşim

noun

Daha fazla örneğe bakın

Bagaimana kau yakin dia tak mendorongmu juga?
Onun seni gütmediğinden nasıl emin olabilirsin?
Ia menegaskan bahwa ”lebih dari satu miliar orang kini hidup dalam kemiskinan yang mutlak” dan bahwa ”ini telah menambah daya pendorong yang mengarah kepada pertikaian yang disertai kekerasan.”
Şuna da dikkat çekti: “Şimdi bir milyardan fazla insan tamamıyla yoksulluk içinde yaşamaktadır” ve bu, “şiddetli çekişmelere yol açan etkenlere güç katmıştır.”
Dengan hal itu dalam benak, adakah seseorang yang memerlukan dorongan semangat Anda?
Bunu aklınızda tutarak, sizin cesaretlendirmenize ihtiyacı olan birisi var mı diye düşünün?
Aku tidak mau dia didorong dari satu panti asuhan ke panti asuhan lainnya bahkan tanpa memiliki satu kenangan apakah dia pernah dicintai.
Bir üvey anneden bir diğerine geçip durmasını istemiyorum ve sevildiğini hiç bilmeden.
Banyaknya makanan dan kurangnya musuh alami menjamin bertumbuh pesatnya populasi hama serangga yang tahan terhadap insektisida, dan hal ini mendorong sang petani untuk kembali melakukan penyemprotan, barangkali memakai insektisida yang jauh lebih keras.
Yiyeceğin bolluğu ve zararlılarla beslenen yararlı böceklerin yok edilmesi sayesinde böcek ilacına dirençli böceklerin toplam sayısında bir patlama olması kesindir. Bu, çiftçiyi tekrar ilaçlama yapmaya, belki de çok daha güçlü bir böcek ilacına başvurmaya bile zorluyor.
Aku mendorongnya dan dia mengatakan akan memotong tanganku karena mencuri peraknya.
Onu ittim ve gümüşlerini çaldığım için ellerimi kestireceğini söyledi.
5 Di beberapa negeri, penganggaran demikian mungkin berarti melawan dorongan meminjam dengan bunga tinggi untuk membeli barang-barang yang tidak perlu.
5 Bazı ülkelerde, böyle bir bütçe yapmak satın alınacak gereksiz şeyler için yüksek faizle kredi çekme dürtüsüne karşı koymak anlamına gelebilir.
Akan tetapi, jika salah arah, pemeriksaan diri yang mendorong kita untuk mencari ”jati diri” kita atau mencari jawaban di luar hubungan kita dengan Yehuwa atau sidang Kristen akan terbukti sia-sia dan dapat fatal secara rohani.
Bununla beraber, kendi kendimizi sınarken, kimliğimizi ve sorularımıza cevapları Yehova ve cemaatiyle ilişkimizle ilgisi olmayan yerlerde aramaya koyulmamız boş bir uğraştır, hatta bizim için ruhi yönden ölümcül olabilir.
Tidak lama setelah itu, ia menaruh perhatian pribadi pada saya, dan anjurannya adalah faktor utama yang mendorong saya kelak menjadi seorang perintis, sebutan bagi rohaniwan sepenuh waktu.
Çok geçmeden benimle kişisel olarak ilgilendi ve onun teşviki daha sonra öncü—dolgun vakitli vaizler böyle adlandırılır—olmamda büyük bir etken oldu.
Kematian menggerakkan orang-orang membeli surat kabar dan asuransi, menjadi daya tarik di acara-acara televisi, dan . . . bahkan mendorong sektor industri kita.”
Gazeteleri ve sigorta poliçelerini sattırmış, televizyon programlarımızın işlediği öykülere çeşni katmış . . . . hatta sanayilerimizin ardındaki güç olmuştur.”
jadi berhenti mendorong ku.
Beni sallamayı bırakın o zaman.
Jadi dorongan bagi orang-orang untuk membantu membangun zona ini dan membuat peraturan-peraturan dasar, sudah berada di jalur yang benar.
Yani insanların bu bölgeyi oluşturma, inşa etme ve temel kuralları koymaya yardım etmelerini teşvik etmek doğru yönde ilerlemeyi sağlıyor.
Inilah ilmu roket; yang Anda lihat ini adalah rumus matematika untuk mencari besar dorongan sebuah roket.
İşte bu uzay bilimi; bir roket tarafından ortaya çıkan tepkinin matematiksel ifadesidir.
Mendorongnya ke bawah.
Yere doğru ittim.
Mungkin Daniel hanya perlu sedikit dorongan.
Belki Daniel'i biraz zorlamalı.
Aku sedikit mendorong dan menangani dengan Lilly dan Refugio, dan aku Anda sebagai kartu liar, nya pengganti.
Lily ve Refugio'yla bi anlaşma yaptım ve sana bi kart kazandırdım onun yerine geçeceksin.
Anak-anak yang memperoleh permulaan yang awal ini dengan membaca buku-buku, didorong untuk menjadi penggemar bacaan.
Kitaplarla böylesine erken eğitilen çocuklar, bizzat okuyanlar olmaya teşvik ediliyorlar.
Anda lalu memperlakukan orang-orang lain secara bermartabat bukan hanya karena budi Anda mendorong Anda untuk melakukannya, melainkan, yang lebih penting lagi, respek dan kasih Anda akan Pencipta menggerakkan Anda untuk memperlakukan ciptaan-Nya dengan bermartabat.
Böylece, sadece vicdanınız sizi harekete geçirdiğinden değil, daha da önemlisi, Yaratıcı’ya olan sevgi ve saygınız sizi O’nun yarattıklarını onurlandırmaya yönlendirdiğinden başkalarını onurlandırırsınız.
untuk melatih kecintaan pada kerumitan kehidupan sosial dan kecerdasan naratif yang mendorong sebagian besar perilaku bermain mereka, dan yang memiliki nilai mengenai kesadaran bahwa kita mempunyai banyak pilihan dalam hidup kita dan cara kita bertindak.
gibi sorularla oynamalarına sosyal karmaşıklık sevdasını uygulamaya koymalarına izin veriyor, ve oyun davranışlarının çoğuna yöne veren anlatımsal zeka, hikayenin içine, hayatımızda ve kendimizi kontrolümüzde çok fazla seçeneğimiz olduğunu hatırlatmak konusunda değerler taşıyor.
Bertahun-tahun setelah mereka dibaptis, barangkali selama sisa hidup mereka dalam sistem perkara ini, mereka harus berjuang melawan dorongan-dorongan dalam daging mereka untuk kembali menempuh gaya hidup mereka dahulu yang amoral.
Vaftizlerinden yıllar sonra, belki de bu ortamdaki hayatlarının geri kalan kısmı boyunca, eski ahlaksız yaşamlarına dönmeye yönelik bedensel dürtüleriyle savaşmak zorunda kalabilirler.
Tenaga pendorong penuh.
Tam güç roket motorları.
Kenapa kau mendorongku?
Neden itiyorsun?
Tapi siapa kau saat kau- - mendorong pria itu menjual jiwanya...
O adamı ruhuna satması için zorlarken sen kimdin?
Keadaan apa yang mendorong Yesus untuk memberikan bukti tentang jati dirinya?
Hangi koşullar nedeniyle İsa kendi kimliği hakkında kanıt sunma gereğini duydu?
Hati cenderung kepada kejahatan, tetapi hati dapat mendorong kita untuk berbuat baik.
Kötüye eğilimlidir, fakat bizi iyilik yapmaya da sevk edebilir.

Endonezya öğrenelim

Artık dorong'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.

Endonezya hakkında bilginiz var mı

Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.