Endonezya içindeki bubur ne anlama geliyor?
Endonezya'deki bubur kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte bubur'ün Endonezya'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.
Endonezya içindeki bubur kelimesi yulaf lapası, lapa, mama, Yulaf lapası anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.
bubur kelimesinin anlamı
yulaf lapasınoun Saat makan siang, saya menatap dengan pedih saat putri tertua memasak bubur sebagai pengganti makan siang. Öğle vakti, evin en büyük kızı yulaf lapası yaparken kendimi kötü hissederek onu izledim. |
lapanoun Dan Anda bisa membuat bubur yang sangat kental dan pekat dengan ini, Ve bununla çok koyu ve yapışkan bir lapa yapılabiliyor. |
mamanoun Selain itu, tepung yang dibuat dari ulat giling dapat dijadikan bubur untuk menambah nutrisi anak-anak yang kurang gizi. Öğütülmüş tırtıldan yapılan un da yetersiz beslenen çocukların mamasına besin desteği olarak eklenebilir. |
Yulaf lapası
Bagian buburnya, bukan kejadiannya. Yulaf lapası kısmını bile hatırlamıyorum. |
Daha fazla örneğe bakın
Dapat pula dikerjakan menjadi venir untuk pembuatan kayu lapis, atau diolah menjadi bubur kayu bagi pembuatan kertas. Drupa meyvenin (eriksi) endokarpı zarımsı veya kâğıt gibidir. |
Aku menaruh racunnya dalam bubur. Zehri yemeğine koyarım artık. |
Apakah ada di antara kalian yang mau sepiring bubur? Siz mahkûmlar bir tabak pelte ister mi? |
Saya tidak makan bubur untuk orang sakit seperti ini. O kusmuk gibi şeyi asla ağzıma sürmem. |
Jika Anda mengatakan, "Masak, periuk kecil, masak," periuk itu akan terisi bubur yang enak. Eğer siz kaba "Kayna, küçük kap, kayna" derseniz kap tatlı yulafla dolacaktır. |
Makanan masak lebih lembut sehingga lebih mudah dikunyah dan lebih mudah diubah menjadi bubur di dalam mulut sehingga makanan itu dapat dicerna lebih sempurna dan terserap di dalam usus Anda yang menjadikan makanan itu menghasilkan lebih banyak energi dalam waktu yang lebih singkat. Bu da verimli bir şekilde daha kısa zamanda daha fazla enerji elde etmemizi sağlıyordu. |
Bubur BulHab? BulHab çorbası? |
Ayolah, bubur. Hadi ama lapa. |
Ya dia memakan buburnya. Yulaf lapasını yedi. |
Bubur daunnya sudah jadi. Böylece yaprak harcımız neredeyse hazır oldu. |
Bagaimana kamu bisa makan bubur gandum? Adamım, yulaflapasını nasıl zıkkımlanacağız? |
Menghajar mereka sampai menjadi bubur tidak akan cukup. Bu dava onları kesmez deyip yeniden dava açmalıydınız. |
Bentuknya yang paling umum adalah aterosklerosis, yang diakibatkan oleh penimbunan simpanan lemak yang menyerupai bubur jelai (ateroma) di dalam arteri. En sık rastlanan türü, atardamarların içinde yulaf ezmesine benzer yağ plaklarının (ateromların) oluşmasıyla meydana gelen aterosklerozdur. |
Jika mereka ingin perlindungan dari prajuritku, mereka dapat mengurangi merengek dan bersyukur atas bubur gandumnya. Ama askerlerimin korumasını istiyorlarsa daha az yakınıp, yulaf lapasına şükretsinler. |
Aku makan bubur jagung selama tiga hari. Üç gün içinde kilom kadar irmik yedim. |
Ya, Esau lebih memilih semangkuk bubur daripada haknya sebagai anak sulung! Evet, Esav ilk oğulluk hakkını bir kap yemeğe değişti! |
Itu sudah seperti bubur. İçi pelte gibi. |
CEO, saya membelikan bubur abalone mahal. CEO, size en pahalısından istiridye lapası aldım. |
Apa yang tersirat dari tindakan menjual hak kelahiran demi semangkuk bubur? Bu hakları bir tas mercimek yemeğine satmanın anlamı neydi? |
Buburnya dimakan, bukan? Onu yiyordu, değil mi? |
Seminggu setelah itu, dia terkena wabah bubur ( porridge ) Bir hafta sonra, yulaf vebasına yakalandı. |
Dia telah diberi makan bubur penerang. Sabah erkenden bulamaçla beslendi. |
Itu akan membuat kamu merasa lebih baik daripada bubur kacang kapri-pai. Bu seni bezelye püreli pastadan daha iyi hissetmeni sağlayacak. |
Nama Edom (yang berarti ”Merah”) diberikan kepada Esau setelah ia menjual hak kelahirannya yang sangat berharga kepada Yakub demi mendapatkan sedikit bubur merah. Değerli ilk oğulluk hakkını biraz mercimek çorbası karşılığında Yakub’a satmasından sonra, Esav’a “Kızıl” anlamına gelen Edom ismi verilmişti. |
Aku akan pukul dia jadi bubur. Ona gününü gösteriririm. |
Endonezya öğrenelim
Artık bubur'ün Endonezya içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Endonezya içinde arayabilirsiniz.
Endonezya sözcükleri güncellendi
Endonezya hakkında bilginiz var mı
Endonezyaca, Endonezya'nın resmi dilidir. Endonezya dili, 1945'te Endonezya'nın bağımsızlık ilanıyla resmen tanımlanmış standart bir Malay dilidir. Malayca ve Endonezyaca hâlâ oldukça benzerdir. Endonezya dünyanın en kalabalık dördüncü ülkesidir. Endonezyalıların çoğunluğu, neredeyse %100'lük bir oranla akıcı Endonezyaca konuşur ve bu da onu dünyanın en yaygın konuşulan dillerinden biri haline getirir.