Almanca içindeki Güter ne anlama geliyor?

Almanca'deki Güter kelimesinin anlamı nedir? Makale, tam anlamını, telaffuzunu ve iki dilli örneklerle birlikte Güter'ün Almanca'te nasıl kullanılacağına ilişkin talimatları açıklamaktadır.

Almanca içindeki Güter kelimesi iyi, güzel, iyi, hakkıyla, güzel, iyi, iyi, tatmin edici, memnun edici, yeterince, iyi, açıkça, açık bir şekilde, iyice, büyük ölçüde, iyi, iyi, hayır sahibi, iyi, sağlıklı, afiyette, yetkin, doğru, saygın, değerli, incelikli, mallar, -e yeteneği olmak, -e kabiliyeti olmak, -de iyi olmak, uygun, münasip, yerinde, çalışan, işler durumdaki, bozulmamış, taze, akıllıca, akıllı, en şık, en güzel, iyi, iyi, iyi, hoş, başarılı, güzel, kullanışlı, elverişli, uygun, onur derecesi, şeref derecesi, tamam, öyle olsun, malikâne, büyük köşk, işinde başarılı, işini iyi yapan, sağlıklı, iyi, düzgün, usule uygun, iyi, tamamen, tamamiyle, bütünüyle, tamam, iyi ki, neyse ki, varlıklı, iyi, sıhhatli, cazip, hoş, güzel, umut dolu, güzel, iyi, iyi, iyi, yumuşak, halim, sağlıklı, sıhhatli, keskin, akıllıca, mantıklı, akla yatkın, sağlıklı, yüksek, iyi, usta, maharetli, sadık, düzgün bir şekilde, şık, iyi giyimli, sağlığa faydalı bir şekilde, uslu, terbiyeli, edepli, sağlıklı, sağlığa yararlı, yararlı, faydalı, ile arası iyi olmak, yakışıklı, hasta, rahatsız, çok neşeli, şen, neşeli, şen, iyice düşünülmüş/planlanmış, neşeli, keyifli, uygun, müsait, yakışıklı, şanslı, okumuş, acı, acılı, çekici, acı, acılı, aşırı şık giyinmiş, yeterince iyi, giyinmiş, zengin, kibar, hemen hemen, neredeyse, akıcı olarak, akıcı bir şekilde, hoş bir şekilde, hoşa gidecek şekilde, mantıklı bir şekilde, mantıklıca, açık seçik olarak, kibarca, aferin, iyi fikir, ölmek üzere olan kimse, gidici, yolcu anlamına gelir. Daha fazla bilgi için lütfen aşağıdaki ayrıntılara bakın.

telaffuz dinle

Güter kelimesinin anlamı

iyi, güzel

(besser als Durchschnitt)

Er hat dieses Jahr viel gelernt und gute Noten bekommen.

iyi, hakkıyla

(angemessen)

Die Arbeit wurde gut gemacht.
İş iyi yapılmış.

güzel, iyi

(hava, vb.)

Der Wetterbericht sieht für morgen gut aus.

iyi, tatmin edici, memnun edici

(befriedigend)

in letzter Zeit läuft es gut, wir haben keine unerfüllten Bedürfnisse. Das Meeting lief gut, es gab keine größeren Schwierigkeiten.
Son zamanlarda işler iyi gidiyor, tüm ihtiyaçlar karşılanmış durumda. Toplantı iyi geçti; önemli bir zorluk yaşanmadı.

yeterince

Wir sind gut mit Essen ausgestattet.

iyi

(yeterli)

Als Mechaniker kannst du gut verdienen.

açıkça, açık bir şekilde

Der Professor erklärte den Stoff gut, und wir alle haben de Theorie verstanden.

iyice

Laut Anweisungen sollen wir die Zutaten gut mischen bevor wir die Eier hinzufügen.

büyük ölçüde

Ich habe ihn gut verstanden, hatte aber immer noch ein paar Fragen.

iyi

(bilmek, vb.)

Ich kenne ihn gut.
Onu iyi tanırım.

iyi, hayır sahibi

Er ist ein guter Mann.
İyi adamdır.

iyi, sağlıklı, afiyette

(Gesundheit)

Ich war gestern krank, aber heute geht es mir gut.
Dün hastaydım, bugün ise iyiyim.

yetkin

Sie ist eine sehr gute Buchhalterin.

doğru

(ugs)

Gute Antwort!
Cevabın doğru.

saygın, değerli

Du hast den guten Ruf unserer Familie ruiniert!

incelikli

Er hat, was Wein angeht, einen guten Geschmack.

mallar

(ticari)

-e yeteneği olmak, -e kabiliyeti olmak

Er ist in allem, was mit Zahlen zu tun hat, gut.

-de iyi olmak

Meine Schwester ist mit Zahlen gut, ich kann Sprachen besser.

uygun, münasip, yerinde

Lazanya, anne ve babana ikram etmek için uygun bir yemek mi sence?

çalışan, işler durumdaki

bozulmamış, taze

(nicht verdorben)

O süt hâlâ taze mi?

akıllıca, akıllı

en şık, en güzel

(giysi)

iyi

(Sport) (servis atışı)

Sein erster Aufschlag war gut.

iyi

iyi

(ohne Probleme) (çalışmak, vb.)

hoş

(karşılamak, görmek, vb.)

başarılı

(finanziell) (mali açıdan)

güzel

kullanışlı

Schuhkartons sind sehr praktisch, um alte Postkarten und Briefe zu verstauen.

elverişli, uygun

onur derecesi, şeref derecesi

(akademik derece)

tamam

Gut, gehen wir in die Kneipe.

öyle olsun

malikâne, büyük köşk

işinde başarılı, işini iyi yapan

Unsere Tochter ist eine gute Lehrerin.

sağlıklı, iyi

(gesundheitlich)

Heute geht es ihr gut, aber die letzten Tage ging es ihr überhaupt nicht gut.
Kaç gündür kendisini çok kötü hissediyordu, bugün ise sağlıklı (or: iyi) görünüyor.

düzgün, usule uygun

(ugs, übertragen)

Für das Essen holten sie ihr gutes Silber heraus.
Yemek için düzgün yemek takımlarını çıkarttı.

iyi

Mir war gestern ein bisschen schwindelig aber heute fühle ich mich wieder gut.

tamamen, tamamiyle, bütünüyle

(umgangssprachlich)

Robert hatte wirklich die Schnauze voll, nachdem er sich einen Tag lang mit schwierigen Teenagern herumgeschlagen hatte.

tamam

Gut, dann sehe ich dich morgen früh.

iyi ki, neyse ki

varlıklı

Ja, wir haben hier ein gutes Leben.

iyi

Geht's dir gut? Du bist recht schwer gefallen.
İyi misin? Oldukça sert düştün.

sıhhatli

(ugs)

cazip, hoş, güzel

(Erscheinungsbild)

Das Haus sieht gut aus, jetzt wo es neu gestrichen wurde.
Yeni boyanan ev çok hoş görünüyor.

umut dolu

Die Patientin sagt, dass sie Hunger hat; das ist ein gutes Zeichen.

güzel, iyi

(resmi olmayan dil)

Ja, seine Präsentation war gut.
Gösterimi güzel geçti.

iyi

(yakışmak anlamında)

Diese Schuhe passen sehr gut zu meinem neuen Kleid.

iyi

Geht#s dir gut? Du siehst heute gestresst aus.
İyi misin? Bugün stresli görünüyorsun.

yumuşak, halim

(umgangssprachlich)

Das Leben war nicht gut zu ihr.

sağlıklı, sıhhatli

(Gesundheit)

Für sein Alter hat er eine gute Gesundheit.

keskin

(zeka, göz, vb.)

Er hatte ein gutes Auge, was Fehler im Bericht anging.

akıllıca, mantıklı, akla yatkın

Das ist eine gute Idee.

sağlıklı

(übertragen)

yüksek, iyi

(kalite)

usta, maharetli

Du bist so ein guter Anwalt. Ich will das du mich verteidigst.

sadık

(Freunde) (dost, vb.)

düzgün bir şekilde

şık, iyi giyimli

(kişi)

Du siehst sehr gut (od: schick) aus. Wo hast du die Jacke her?

sağlığa faydalı bir şekilde

uslu, terbiyeli, edepli

Wirst du, während ich weg bin, brav sein, ja?
Ben yokken uslu olun, tamam mı?

sağlıklı, sağlığa yararlı

Lebertran soll gut für dich sein.

yararlı, faydalı

Wer hat bloß behauptet, dass Schmerz gut für die Seele sei?

ile arası iyi olmak

Er kann mit Kindern und Tieren gut umgehen.

yakışıklı

Er ist ein gutaussehender Mann.
O yakışıklı bir adam.

hasta, rahatsız

Heute kann ich nicht ins Büro kommen. Ich bin krank.

çok neşeli, şen

(kişi)

Alle waren über die Neuigkeiten erfreut.

neşeli, şen

Der Bericht macht eine optimistische Beschreibung des Wohnungsmarktes.

iyice düşünülmüş/planlanmış

neşeli, keyifli

uygun, müsait

yakışıklı

şanslı

okumuş

acı, acılı

(yiyecek)

çekici

acı, acılı

(yiyecek)

aşırı şık giyinmiş

yeterince iyi

giyinmiş

(informell)

Ahmed arbeitet als Verkäufer, also ist er immer schick rausgeputzt.

zengin

kibar

(ugs)

hemen hemen, neredeyse

Alles war ich gesagt habe, war "Guten Morgen," und er hat mir quasi den Kopf abgebissen!

akıcı olarak, akıcı bir şekilde

(lisan)

Ich spreche Deutsch, jedoch nicht fließend.

hoş bir şekilde, hoşa gidecek şekilde

mantıklı bir şekilde, mantıklıca

açık seçik olarak

Im dichten Nebel kann man Straßenhindernisse nicht klar sehen.

kibarca

aferin

(Slang)

iyi fikir

"Treffen wir uns vor dem Kino?" "Ok. Um wie viel Uhr?"

ölmek üzere olan kimse, gidici, yolcu

(argo)

Almanca öğrenelim

Artık Güter'ün Almanca içindeki anlamı hakkında daha fazla bilgi sahibi olduğunuza göre, seçilen örnekler aracılığıyla bunların nasıl kullanılacağını ve nasıl yapılacağını öğrenebilirsiniz. onları okuyun. Ve önerdiğimiz ilgili kelimeleri öğrenmeyi unutmayın. Web sitemiz sürekli olarak yeni kelimeler ve yeni örneklerle güncellenmektedir, böylece bilmediğiniz diğer kelimelerin anlamlarını Almanca içinde arayabilirsiniz.

Almanca hakkında bilginiz var mı

Almanca (Deutsch), ağırlıklı olarak Orta Avrupa'da konuşulan bir Batı Germen dilidir. Almanya, Avusturya, İsviçre, Güney Tirol (İtalya), Belçika'da Almanca konuşan topluluk ve Lihtenştayn'da resmi dildir; Aynı zamanda Lüksemburg ve Polonya'nın Opolskie eyaletindeki resmi dillerden biridir. Dünyanın en önemli dillerinden biri olan Almanca, dünya çapında yaklaşık 95 milyon anadili konuşuruna sahiptir ve Avrupa Birliği'nde en fazla anadili konuşmacıya sahip olan dildir. Almanca aynı zamanda Amerika Birleşik Devletleri'nde (İspanyolca ve Fransızca'dan sonra) ve AB'de (İngilizce ve Fransızca'dan sonra) en yaygın olarak öğretilen üçüncü yabancı dildir, bilimde en çok kullanılan ikinci dildir[12] ve İnternette en çok kullanılan üçüncü dildir ( İngilizce ve Rusça'dan sonra). Yaklaşık 90-95 milyon insan Almanca'yı birinci dil, 10-25 milyon ikinci dil ve 75-100 milyon yabancı dil olarak konuşuyor. Böylece, toplamda, dünya çapında yaklaşık 175-220 milyon Almanca konuşan var.